Türkiye'de Çevre Sorunları
Ülkemizde çevre sorunlarını anlatan güzel bir çalışma yaptığımı düşünüyorum. Yaptığım bu çalışmanın okuyanlara faydalı olması için paylaşmak istedim.
ÇEVRE
SORUNLARININ SEBEPLERİ
Hızla artan
dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler,
bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla kullanılan tarım ilaçları, yapay
gübreler ve artan deterjan gibi kimyasal maddelerin kullanımı giderek çevre
kirliliğine neden olarak çevre sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Bunun doğal sonucu olarak kirlenen hava, su ve toprak canlıların yaşamını
olumsuz yönde etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Genel olarak çevre sorunları, insanların
yaşadıkları hayat ortamının doğal yapısını tahrip etmektedir. Bozulan bu
doğal hayat çevre üzerinde yaşayan tüm canlıların yaşamlarını olumsuz yönde
etkilemektedir. İnsanlar kendilerine daha rahat ve ferah yaşam koşulları
sağlamak için doğal olarak çevreye zarar vermektedirler.
KATI
ATIKLAR
Katı atık: Üreticisi tarafından atılmak istenen
ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir
şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ve arıtma çamurunu ifade
etmektedir. (Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği). Ev, okul, park, sokak gibi
yerlerden toplanan süprüntüler, ticari, tarımsal, endüstriyel faaliyetler
sonucu meydana gelen atıklar, hastanelerde yapılan tıbbi faaliyetler sonucunda
oluşan atıklar, su ve atıksu arıtım tesislerinden üretilen çamurlar genel
olarak katı atıklar sınıfına dahildir.
KATI ATIK
TÜRLERİ
Evsel
Atıklar: Günlük faaliyet sonucunda ev ortamında üretilebilecek tehlikeli
atık özelliği taşımayan her türlü atık evsel katı atıklardır. Yiyecek atıkları,
ev eşyası atıkları, ambalaj malzemeleri (cam şişeler, kâğıt, karton, teneke
kutular), yakacak atıkları (kül) bunlardan bazılarıdır. Park, bahçe, piknik
alanları gibi yerlerde oluşan atıklar da bu gruba girmektedir. Halk arasında
çöp olarak adlandırılmaktadır. Evsel atıklar, hastalık yapıcı ve taşıyıcı
organizmalar için uygun bir üreme ortamı oluşturması sebebi ile insan ve çevre
sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Tıbbi
Atıklar: Hastanelerden, muayenehane gibi sağlık kuruluşlarından çıkan
kullanılmış tıbbi malzemeler, ameliyat ve tedavi sırasında ortaya çıkan
atıklar, kullanılmış ilaçlar tıbbi
atıklara örnek olarak verilebilir.
Tıbbi atıklar
3 grup altında incelenebilir:
• Enfeksiyöz
atıklar
• Patolojik
atıklar
• Kesici
delici atıklar
Tıbbi atıklar
ekolojik dengeyi bozan tehlikeli atıklardan olduğundan bu tür atıkların oluşum,
taşıma-depolama ve bertaraf aşamalarında özel önlemler alınması gerekmektedir.
Ambalaj
Atıkları: İnsan gereksinmelerinin ve ambalajlı ürünlerin giderek artması
sonucu atık niteliği değişim göstermiştir. Özellikle cam, plastik, metal,
karton ve kağıt atıklar ambalaj atıkları olarak tanımlanmakta ve geri kazanım
işlemlerine dahil edilmektedir. Bu atıkların ayrı ayrı toplanarak ekonomiye
kazandırılması katı atık yönetiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Hafriyat
toprağı, inşaat ve yıkıntı atıkları: İnşaat öncesinde arazinin hazırlanması
aşamasında yapılan kazı ve benzeri faaliyetler sonucunda oluşan toprak ile
konut, bina, köprü, yol vb. yapıların inşası veya tamiratı, tadilatı, yenilenmesi,
yıkımı ya da doğal bir afet sonucunda ortaya çıkan atıklardır.
Endüstriyel
Katı Atıklar: Sanayi ve üretim işlemleri sırasında oluşan tehlikeli ve
zararlı madde içermeyen katı atıklardır. Bu tür katı atıklar genellikle üretim
artığı maddeler veya kullanım ömrünü tamamlamış makine ve hurda malzemeleridir.
Endüstriyel atıklar oluşum faktörlerine göre üçe ayrılırlar;
1-Endüstriyel birimlerdeki işlem ve süreçlerden kaynaklanan katı
atıklar,
2-Endüstriyel atıksu arıtma tesis çamurları,
3-Hava kirliliği kontrol ekipmanlarından kaynaklanan katı atıklar.
Endüstriyel
birimlerdeki işlem ve süreçler sonucunda oluşan ve daha çok yoğun bir çamur
niteliğinde olan katı atıklar ise tehlikeli katı atıklar olarak tanımlanırlar.
Gerek atıldıkları yerde gerekse zaman içerisinde insan ve diğer canlılar için
tehlike oluşturabilecek özellik taşıyan her türlü biyolojik, kimyasal, toksik,
yanıcı, patlayıcı ve radyoaktif katı atıklar, mezbahalar, et kombinaları diğer
yiyecek endüstrisinde üretilen kokuşabilir nitelikteki atıklar ile tehlikeli
kirletici ihtiva eden küller bu sınıfa girmektedir. Endüstriyel işlemler veya
süreçler sonucunda oluşan proses atıklarının tehlikeli atık sınıfında olup
olmayacağı Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğine göre belirlenir.
Tarımsal
Katı Atıklar: Bitkisel ve hayvansal ürün elde edilmesi ve işlenmesi
sonucunda ortaya çıkan atık ve artıklardır. Yerel yönetimler açısından,
yerleşim alanlarına yakın bölgelere kusulan besi çiftlikleri önemli sorunlar
oluşturmaktadır. Tarımsal atıkların küçük bir alana çok miktarda bırakılması
yüzey ve yer altı sularının kirlenmesine sebep olmaktadır. Yapılan bazı
çalışmalarda çeşitli nehir ve havzalarında görülen azot ve fosfor artışlarının,
aşırı gübre kullanımı ve tarımsal atıkların araziye verilmesi faaliyetlerinden
kaynaklandığını göstermiştir.
Artıma
Çamurları: Atık su arıtımında, fiziksel ve kimyasal arıtma süreçlerinde
atık su içinden yüzdürülerek veya çökeltilerek uzaklaştırılan maddeler ile
biyolojik arıtma sonunda çözünmüş hâldeki maddelerin mikroorganizma bünyesine
geçirilmesiyle mikroorganizmaların sistemden yüzdürülerek veya çökeltilerek
alınması sonucu ortaya çıkan, suyu alınmış, kurutulmuş çamurlardır. Arıtma
çamurlarının evsel nitelikli atıklarla birlikte depolanması veya tehlikeli
atıklar sınıfına ayrılması yönetmelikler ile belirlenmektedir.
KATI
ATIKLARIN İNSAN VE ÇEVRESİNE ETKİLERİ
Yerleşim
merkezlerinde üretilen katı atıkların uygun şartlar altında biriktirilmesi,
toplanması, taşınması ve zararsız hale getirilmesi görevi yerel yönetimlere
verilmiş olup, bu işlemleri gerçekleştirmek amacıyla önemli miktarlarda
harcamalar yapılmaktadır. Ülkemizde Yerel yönetimlerin katı atık çalışmaları
ile ilgili, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bazı çalışmalar yapmıştır.
Tablo-1
Tablo-1 de
Türkiye istatistik kurumunun 2014 yılında yapmış olduğu araştırmalara göre;
Toplam 1388
belediyenin 1383 tanesi katı atık hizmeti vermektedir. 1383 belediye toplam
yılda 28.010.721 ton atık toplamaktadır. Kişi başına günde toplanan ortalama
atık miktarının ise 1,08 Kg olduğu görülmektedir. Ayrıca tablo-1 de bölgelere
göre toplam atık ve kişi başına üretilen atık miktarları da belirtilmektedir.
Tablo-2-
Tablo-2 de
Türkiye İstatistik Kurumunun 2004-2014 yılları arasında yapmış olduğu bertaraf
yöntemlerine göre atık miktarlarını göstermiştir. Buna göre;
Belediye
çöplüğüne atılan atık miktarları 2004 yılında % 65,6 (16.416.000) iken, 2014
yılında %35,5’ e (9.936.000) düşmüştür. Düzenli depolama sahalarına gönderilen
atık miktarı 2004 yılında %28 (7.002.000) iken, 2014 yılında %63,6’ya
(17.807.000) yükselmiştir. Kompost tesisine gönderilen atık miktarı 2004
yılında % 1,4 (351.000) iken, 2014 yılında %0,4’e (126.000) düşmüştür. Tablo-2’de
ayrıca diğer bertaraf yöntemlerine ait veriler de bulunmaktadır.
Tablo-3’de
belediyelerin atık yönetim hizmetleri için harcamış oldukları miktarlar
gösterilmiştir.
Buna göre;
2003 yılında
toplam 889.774.442 TL. harcanmış iken, 2015 yılında 6 181.420.674 TL.
harcanmıştır .Belediyelerin atık yönetimi için harcadıkları bu miktarlar katı
atık probleminin önemini ve büyüklüğünü göstermektedir. Ayrıca geçmişten
günümüze kadar olan yıllarda sürekli artışlar olmuş olup, bu artışların
sebepleri atık miktarının artması ve daha modern bertaraf tesislerinin kurulmuş
olmasıdır.
ATIK YÖNETİMİ
Atık Yönetimi,
evsel, tıbbi ve tehlikeli ve tehlikesiz atıkların minimizasyonu, kaynağında
ayrı toplanması, ara depolanması, gerekli olduğu durumda atıklar için aktarma
merkezleri oluşturulması, atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı,
geri kazanım ve bertaraf tesislerinin işletilmesi ile kapatma, kapatma sonrası
bakım, izleme-kontrol süreçlerini içeren bir yönetim biçimidir. Çevre üzerinde
büyük bir baskı oluşturan ve gün geçtikçe artan atık sorununun tamamıyla çözümü
için tek bir yaklaşım yeterli değildir. Ancak tüm yöntemlerin kombinasyonu ile
etkin bir atık yönetimi sağlanabilir. Uluslar arası düzeyde kabul gören bu
yaklaşım, “Entegre Atık Yönetimi” anlayışının benimsenmesine yol açmıştır.
Entegre atık yönetiminde, atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak
değerlendirilerek hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürebilirliğin
sağlanması hedeflenir. Bu çerçevede, entegre atık yönetiminin yalnızca tek bir
atık türüne veya tek bir kaynağa yönelik olması beklenemez. Entegre atık
yönetimi bir yerleşim merkezinde oluşan atığın bileşimini oluşturan bütün
maddeleri ve üretim kaynaklarını ihtiva edecek şekilde planlanmalıdır. Çevre Ve
Şehircilik Bakanlığı, atık yönetimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapmaktadır.
Belirli araklarla Atık Yönetimi eylem planları oluşturulmakta, sempozyumlar
yapmakta ve uygun yönetmelikler çıkarmaktadır.
KATI
ATIKLARIN İNSAN VE ÇEVREYE ETKİLERİ
Toplum Sağlığı ile İlgili Etkiler: Bir
katı atık bileşeni, özellikle uygun ısı altında kısa sürede hastalık yapan
canlıların barındığı bir kaynağa dönüşebilir. Bu organizmaların; kuşlar,
sinekler vb. haşereler ile geniş yığınlara taşınması salgın tehlikesi
yapmaktadır.
Yangın ve Patlamalar: Katı
atıkların muhtevasında bulunan kağıt, plastik ve odun parçaları ufak bir
kıvılcımla tutuşabilir. Ayrıca organik maddelerin bozunmasıyla açığa çıkan ısı,
çöp yığınlarının içten içe yanmasına sebep olur. Bu da patlamaları doğurabilir.
Atıklardan Gaz Çıkışı: Katı
Atıkların havasız ortamda çürümeleri sonucu, en çok metan olmak üzere
karbondioksit, azot ve hidrojen sülfür gazları oluşmaktadır. Oluşan bu gazlar
zehirlenmelere ve patlamalara neden olabilir. Ayrıca Metan önemli bir sera
gazıdır ve küresel ısınmaya etkisi vardır. Bu yüzden doldurma alanlarında
tabanın gaz sızdırmazlığı ve yer altı havalandırması gibi önlemler alınmalıdır.
Sızıntılar: Organik
atıkların bozunması sonucunda sızıntı suyu ortaya çıkar. Sızıntı sularının
BOİ(Biyolojik Oksijen İhtiyacı, atık sudaki organik maddelerin biyolojik olarak
oksidasyonu sırasında mikroorganizma tarafından kullanılan çözünmüş oksijen
miktarıdır.) değerleri normal kanalizasyon sularından 100-500 kat daha fazla
olabilmektedir.
TÜM BU RİSKLERİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLMESİ İÇİN:
Katı atık vahşi depolama alanlarının ıslah edilmeli. Kontrollü
ve sürdürülebilir bir atık yönetimi çerçevesinde önceliği atıkların geri
kazanılmasına vererek kalan atıkların düzenli depolama sahalarında bertaraf
edilmesi sağlanmalı. Düzenli depolama işlemine geçilmelidir. Katı atıklar çöp
kamyonları veya büyük konteynırlar ile taşınarak belirlenmiş araziye dökülür.
Özel araçlar ile atık için belirlenmiş bölgelerde sıkıştırılır. Her gün mesai
bitiminde depolanan atıkların üzeri koku ve mikrop üretimini engellemek üzere
ince bir toprak örtüsü ile kapatılır.
KATI
ATIKLAR VE BERTARAF YÖNTEMLERİ
KATI ATIKLARIN YAKILARAK BERTARAF EDİLMESİ;
Bir reaktör
hücresinde atıkların oksijen ilavesiyle kurutulması, gaz haline getirilmesi ve
yüksek sıcaklıkta parçalanmanın sağlanması tekniğidir.
Yakma Tesisi
KATI ATIKLARIN GERİ KAZANIMI;
Tekrar
kullanım ve geri dönüşüm kavramlarını da kapsayan; atıkların özelliklerinden
yararlanılarak içindeki bileşenlerin fiziksel, kimyasal veya biyokimyasal
yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesidir. Atıklar içinde bulunan
kağıt, cam, metal ve plastik maddeler kontrollü bir şekilde ayıklanarak tekrar
kullanım değeri taşıyan bu maddeler ekonomiye tekrar geri kazandırılabilir.
KATI ATIKLARIN KOMPOSTLANMASI
Organik esaslı
katı atıkların oksijenli veya oksijensiz ortamda ayrıştırılması suretiyle elde
edilen toprak iyileştirici madde haline dönüştürülmesidir. Evsel atıkların
%40-60’ı mikrobiyolojik olarak parçalanabilen niteliktedir. Kompostlama sonucu
elde edilen kompostun tarım alanlarında gübre olarak kullanılması ile atıklar
doğadaki madde döngüsüne katılmaktadır.
DÜZENLİ
DEPOLAMA
Katı atıkların
bertarafı konusunda en fazla uygulanan yöntemdir. Maliyeti diğer yöntemlere
göre daha azdır. Düzenli depolama basit olarak katı atıkların sızdırmazlığı
sağlanmış, büyük alanlara dökülmesi, sıkıştırılması ve üzerinin örtülerek doğal
biyolojik reaktör haline getirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu işlemin düzenli
depolama olabilmesi için oluşacak olan sızıntı suyu ile gaz için de gerekli
toplama, uzaklaştırma ve bertaraf/değerlendirme tedbirlerinin alınması
zorunludur.
Termal Gazifikasyon Yöntemi
ile Katı Atık Bertarafı ve Enerji Üretimi
Son yıllarda,
nüfusun artması ve endüstrileşme ile birlikte üretilen katı atık miktarı gün
geçtikçe artmaktadır. Buna bağlı olarak, düzenli depolama, geri dönüşüm, katı
atığın biyolojik yöntemlerle işlenmesinin (kompost), yanında termal yöntemlerle
giderim metotları ortaya çıkmıştır. Gazifikasyon yakmadan farklı bir prosestir.
Kentsel katı atıklardan elektrik enerjisi elde etme işlemi 4 aşamada
gerçekleşmektedir. Bunlar kentsel katı atıkları toplama ve gazlaştırma
prosesine hazır hale getirme (ön hazırlık işlemleri) , atıktan sentez gaz elde
etme, gaz temizleme ve elektrik üretimi prosesleridir. Termal gazifikasyon
yüksek sıcaklıkta ve oksijenli ortamda organik atıklardan sentetik gaz
üretilmesi prosesidir. Gazifikasyon sonucu üretilen sentetik gazın büyük bir
bölümü hidrojen (H2)ve karbon monoksit (CO), kalan az miktarda kısım ise metan
(CH4), karbondioksit (CO2) ve diğer gazlardan oluşmaktadır. Termal gazifikasyon
ile elde edilen gazlar metanol üretimi ve elektrik enerji üretimi için
kullanılabilmektedir. Ayrıca gazifikasyon yan ürünleri kül, cüruf ve eriyik
malzemeler tekrar kullanıma elverişli materyallerdir.
İLLERE GÖRE
KATI ATIK SORUNLARI
Çevre Ve
Şehircilik Bakanlığı 2014 yılında illerden gelen verilerin birleştirilmesi ile
bir rapor oluşturmuştur. Bu rapora göre Türkiye'de su kirliliği 32 ilde, hava
kirliliği 27 ilde, atıklar 19 ilde, gürültü kirliliği 2 ilde, erozyon 1 ilde
öncelikli çevre problemidir. Geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında atıklar ve
hava kirliliğinin öncelikli olduğu il sayısı azalmıştır. Atık tesislerinin
yapılması ve doğalgaz kullanımının bu gelişmeye neden olduğu düşünülmektedir. Su
kirliliği yaşayan illerin sayısında artış olmuştur. Türkiyede çoğu yerleşim alanında atık
depolama alanı yoktur veya yetersizdir. Geri dönüşüm tesislerimiz
oldukça yetersizdir. Atıkların önemli kirletici olduğu illerden Sakarya, İzmir, Uşak'ta sanayi
atıkları, Bilecik ve Burdur'da mermer ocakları, Düzce, Bolu ve Afyon'da
kanatlı hayvan atıkları problem teşkil etmektedir. Kocaeli, İstanbul ve
İzmir'deki tehlikeli atık tesisleri yetersiz kalmaktadır. İllerde meydana gelen
atıkların özellikleri, o endüstriyel faaliyetlerle doğrudan ilgilidir.
Tablo:I’de
atıkların 1., 2. ve 3. öncelikli sorun olduğu iller gösterilmiştir. Tabloda
atıkların birinci öncelikli sorun olduğu il sayısı 19 (illerin %23,5’i), ikinci
öncelikli sorun olduğu il sayısı 20 (illerin %24,7’si), üçüncü öncelikli sorun
olduğu illerin sayısı ise 25 (illerin %30,9’u) olarak görülmektedir. Tablo
incelendiğinde toplam 64 ilimizde atıkların birinci, ikinci ya da üçüncü
öncelikli sorun olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Tablo:2’de ise sorunun
nedenleri özet olarak verilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder