4 Şubat 2019 Pazartesi

Ülkemizdeki Çevre Sorunları

         

           Türkiye'de Çevre Sorunları 

           Ülkemizde çevre sorunlarını anlatan güzel bir çalışma yaptığımı düşünüyorum. Yaptığım bu çalışmanın okuyanlara faydalı olması için paylaşmak istedim.

ÇEVRE SORUNLARININ SEBEPLERİ
Hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve sağlıksız kentleşme, nükleer denemeler, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla kullanılan tarım ilaçları, yapay gübreler ve artan deterjan gibi kimyasal maddelerin kullanımı giderek çevre kirliliğine neden olarak çevre sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak kirlenen hava, su ve toprak canlıların yaşamını olumsuz yönde etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Genel olarak çevre sorunları, insanların yaşadıkları hayat ortamının doğal yapısını tahrip etmektedir. Bozulan bu doğal hayat çevre üzerinde yaşayan tüm canlıların yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir. İnsanlar kendilerine daha rahat ve ferah yaşam koşulları sağlamak için doğal olarak çevreye zarar vermektedirler.
KATI ATIKLAR
Katı atık: Üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ve arıtma çamurunu ifade etmektedir. (Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği). Ev, okul, park, sokak gibi yerlerden toplanan süprüntüler, ticari, tarımsal, endüstriyel faaliyetler sonucu meydana gelen atıklar, hastanelerde yapılan tıbbi faaliyetler sonucunda oluşan atıklar, su ve atıksu arıtım tesislerinden üretilen çamurlar genel olarak katı atıklar sınıfına dahildir.
KATI ATIK TÜRLERİ
Evsel Atıklar: Günlük faaliyet sonucunda ev ortamında üretilebilecek tehlikeli atık özelliği taşımayan her türlü atık evsel katı atıklardır. Yiyecek atıkları, ev eşyası atıkları, ambalaj malzemeleri (cam şişeler, kâğıt, karton, teneke kutular), yakacak atıkları (kül) bunlardan bazılarıdır. Park, bahçe, piknik alanları gibi yerlerde oluşan atıklar da bu gruba girmektedir. Halk arasında çöp olarak adlandırılmaktadır. Evsel atıklar, hastalık yapıcı ve taşıyıcı organizmalar için uygun bir üreme ortamı oluşturması sebebi ile insan ve çevre sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.
Tıbbi Atıklar: Hastanelerden, muayenehane gibi sağlık kuruluşlarından çıkan kullanılmış tıbbi malzemeler, ameliyat ve tedavi sırasında ortaya çıkan atıklar, kullanılmış ilaçlar tıbbi atıklara örnek olarak verilebilir.
Tıbbi atıklar 3 grup altında incelenebilir:
• Enfeksiyöz atıklar
• Patolojik atıklar
• Kesici delici atıklar
Tıbbi atıklar ekolojik dengeyi bozan tehlikeli atıklardan olduğundan bu tür atıkların oluşum, taşıma-depolama ve bertaraf aşamalarında özel önlemler alınması gerekmektedir.
Ambalaj Atıkları: İnsan gereksinmelerinin ve ambalajlı ürünlerin giderek artması sonucu atık niteliği değişim göstermiştir. Özellikle cam, plastik, metal, karton ve kağıt atıklar ambalaj atıkları olarak tanımlanmakta ve geri kazanım işlemlerine dahil edilmektedir. Bu atıkların ayrı ayrı toplanarak ekonomiye kazandırılması katı atık yönetiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıkları: İnşaat öncesinde arazinin hazırlanması aşamasında yapılan kazı ve benzeri faaliyetler sonucunda oluşan toprak ile konut, bina, köprü, yol vb. yapıların inşası veya tamiratı, tadilatı, yenilenmesi, yıkımı ya da doğal bir afet sonucunda ortaya çıkan atıklardır.
Endüstriyel Katı Atıklar: Sanayi ve üretim işlemleri sırasında oluşan tehlikeli ve zararlı madde içermeyen katı atıklardır. Bu tür katı atıklar genellikle üretim artığı maddeler veya kullanım ömrünü tamamlamış makine ve hurda malzemeleridir.
Endüstriyel atıklar oluşum faktörlerine göre üçe ayrılırlar;
1-Endüstriyel birimlerdeki işlem ve süreçlerden kaynaklanan katı atıklar,
2-Endüstriyel atıksu arıtma tesis çamurları,
3-Hava kirliliği kontrol ekipmanlarından kaynaklanan katı atıklar.
Endüstriyel birimlerdeki işlem ve süreçler sonucunda oluşan ve daha çok yoğun bir çamur niteliğinde olan katı atıklar ise tehlikeli katı atıklar olarak tanımlanırlar. Gerek atıldıkları yerde gerekse zaman içerisinde insan ve diğer canlılar için tehlike oluşturabilecek özellik taşıyan her türlü biyolojik, kimyasal, toksik, yanıcı, patlayıcı ve radyoaktif katı atıklar, mezbahalar, et kombinaları diğer yiyecek endüstrisinde üretilen kokuşabilir nitelikteki atıklar ile tehlikeli kirletici ihtiva eden küller bu sınıfa girmektedir. Endüstriyel işlemler veya süreçler sonucunda oluşan proses atıklarının tehlikeli atık sınıfında olup olmayacağı Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğine göre belirlenir.
Tarımsal Katı Atıklar: Bitkisel ve hayvansal ürün elde edilmesi ve işlenmesi sonucunda ortaya çıkan atık ve artıklardır. Yerel yönetimler açısından, yerleşim alanlarına yakın bölgelere kusulan besi çiftlikleri önemli sorunlar oluşturmaktadır. Tarımsal atıkların küçük bir alana çok miktarda bırakılması yüzey ve yer altı sularının kirlenmesine sebep olmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda çeşitli nehir ve havzalarında görülen azot ve fosfor artışlarının, aşırı gübre kullanımı ve tarımsal atıkların araziye verilmesi faaliyetlerinden kaynaklandığını göstermiştir.
Artıma Çamurları: Atık su arıtımında, fiziksel ve kimyasal arıtma süreçlerinde atık su içinden yüzdürülerek veya çökeltilerek uzaklaştırılan maddeler ile biyolojik arıtma sonunda çözünmüş hâldeki maddelerin mikroorganizma bünyesine geçirilmesiyle mikroorganizmaların sistemden yüzdürülerek veya çökeltilerek alınması sonucu ortaya çıkan, suyu alınmış, kurutulmuş çamurlardır. Arıtma çamurlarının evsel nitelikli atıklarla birlikte depolanması veya tehlikeli atıklar sınıfına ayrılması yönetmelikler ile belirlenmektedir.
KATI ATIKLARIN İNSAN VE ÇEVRESİNE ETKİLERİ
Yerleşim merkezlerinde üretilen katı atıkların uygun şartlar altında biriktirilmesi, toplanması, taşınması ve zararsız hale getirilmesi görevi yerel yönetimlere verilmiş olup, bu işlemleri gerçekleştirmek amacıyla önemli miktarlarda harcamalar yapılmaktadır. Ülkemizde Yerel yönetimlerin katı atık çalışmaları ile ilgili, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bazı çalışmalar yapmıştır.
yerel yönetimler atık istatistiği
                          Tablo-1

Tablo-1 de Türkiye istatistik kurumunun 2014 yılında yapmış olduğu araştırmalara göre;
Toplam 1388 belediyenin 1383 tanesi katı atık hizmeti vermektedir. 1383 belediye toplam yılda 28.010.721 ton atık toplamaktadır. Kişi başına günde toplanan ortalama atık miktarının ise 1,08 Kg olduğu görülmektedir. Ayrıca tablo-1 de bölgelere göre toplam atık ve kişi başına üretilen atık miktarları da belirtilmektedir.
Bertaraf Yöntemine Göre

                          Tablo-2-
Tablo-2 de Türkiye İstatistik Kurumunun 2004-2014 yılları arasında yapmış olduğu bertaraf yöntemlerine göre atık miktarlarını göstermiştir. Buna göre;
Belediye çöplüğüne atılan atık miktarları 2004 yılında % 65,6 (16.416.000) iken, 2014 yılında %35,5’ e (9.936.000) düşmüştür. Düzenli depolama sahalarına gönderilen atık miktarı 2004 yılında %28 (7.002.000) iken, 2014 yılında %63,6’ya (17.807.000) yükselmiştir. Kompost tesisine gönderilen atık miktarı 2004 yılında % 1,4 (351.000) iken, 2014 yılında %0,4’e (126.000) düşmüştür. Tablo-2’de ayrıca diğer bertaraf yöntemlerine ait veriler de bulunmaktadır. 

Atık Harcamaları


Tablo-3’de belediyelerin atık yönetim hizmetleri için harcamış oldukları miktarlar gösterilmiştir.
Buna göre;
2003 yılında toplam 889.774.442 TL. harcanmış iken, 2015 yılında 6 181.420.674 TL. harcanmıştır .Belediyelerin atık yönetimi için harcadıkları bu miktarlar katı atık probleminin önemini ve büyüklüğünü göstermektedir. Ayrıca geçmişten günümüze kadar olan yıllarda sürekli artışlar olmuş olup, bu artışların sebepleri atık miktarının artması ve daha modern bertaraf tesislerinin kurulmuş olmasıdır.
ATIK YÖNETİMİ
Atık Yönetimi, evsel, tıbbi ve tehlikeli ve tehlikesiz atıkların minimizasyonu, kaynağında ayrı toplanması, ara depolanması, gerekli olduğu durumda atıklar için aktarma merkezleri oluşturulması, atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı, geri kazanım ve bertaraf tesislerinin işletilmesi ile kapatma, kapatma sonrası bakım, izleme-kontrol süreçlerini içeren bir yönetim biçimidir. Çevre üzerinde büyük bir baskı oluşturan ve gün geçtikçe artan atık sorununun tamamıyla çözümü için tek bir yaklaşım yeterli değildir. Ancak tüm yöntemlerin kombinasyonu ile etkin bir atık yönetimi sağlanabilir. Uluslar arası düzeyde kabul gören bu yaklaşım, “Entegre Atık Yönetimi” anlayışının benimsenmesine yol açmıştır. Entegre atık yönetiminde, atık yönetiminin tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilerek hem çevresel hem de ekonomik açıdan sürdürebilirliğin sağlanması hedeflenir. Bu çerçevede, entegre atık yönetiminin yalnızca tek bir atık türüne veya tek bir kaynağa yönelik olması beklenemez. Entegre atık yönetimi bir yerleşim merkezinde oluşan atığın bileşimini oluşturan bütün maddeleri ve üretim kaynaklarını ihtiva edecek şekilde planlanmalıdır. Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı, atık yönetimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Belirli araklarla Atık Yönetimi eylem planları oluşturulmakta, sempozyumlar yapmakta ve uygun yönetmelikler çıkarmaktadır.
KATI ATIKLARIN İNSAN VE ÇEVREYE ETKİLERİ
Toplum Sağlığı ile İlgili Etkiler: Bir katı atık bileşeni, özellikle uygun ısı altında kısa sürede hastalık yapan canlıların barındığı bir kaynağa dönüşebilir. Bu organizmaların; kuşlar, sinekler vb. haşereler ile geniş yığınlara taşınması salgın tehlikesi yapmaktadır.
Yangın ve Patlamalar: Katı atıkların muhtevasında bulunan kağıt, plastik ve odun parçaları ufak bir kıvılcımla tutuşabilir. Ayrıca organik maddelerin bozunmasıyla açığa çıkan ısı, çöp yığınlarının içten içe yanmasına sebep olur. Bu da patlamaları doğurabilir.
Atıklardan Gaz Çıkışı: Katı Atıkların havasız ortamda çürümeleri sonucu, en çok metan olmak üzere karbondioksit, azot ve hidrojen sülfür gazları oluşmaktadır. Oluşan bu gazlar zehirlenmelere ve patlamalara neden olabilir. Ayrıca Metan önemli bir sera gazıdır ve küresel ısınmaya etkisi vardır. Bu yüzden doldurma alanlarında tabanın gaz sızdırmazlığı ve yer altı havalandırması gibi önlemler alınmalıdır.
Sızıntılar: Organik atıkların bozunması sonucunda sızıntı suyu ortaya çıkar. Sızıntı sularının BOİ(Biyolojik Oksijen İhtiyacı, atık sudaki organik maddelerin biyolojik olarak oksidasyonu sırasında mikroorganizma tarafından kullanılan çözünmüş oksijen miktarıdır.) değerleri normal kanalizasyon sularından 100-500 kat daha fazla olabilmektedir.
TÜM BU RİSKLERİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLMESİ İÇİN: Katı atık vahşi depolama alanlarının ıslah edilmeli. Kontrollü ve sürdürülebilir bir atık yönetimi çerçevesinde önceliği atıkların geri kazanılmasına vererek kalan atıkların düzenli depolama sahalarında bertaraf edilmesi sağlanmalı. Düzenli depolama işlemine geçilmelidir. Katı atıklar çöp kamyonları veya büyük konteynırlar ile taşınarak belirlenmiş araziye dökülür. Özel araçlar ile atık için belirlenmiş bölgelerde sıkıştırılır. Her gün mesai bitiminde depolanan atıkların üzeri koku ve mikrop üretimini engellemek üzere ince bir toprak örtüsü ile kapatılır.

KATI ATIKLAR VE BERTARAF YÖNTEMLERİ
KATI ATIKLARIN YAKILARAK BERTARAF EDİLMESİ;
Bir reaktör hücresinde atıkların oksijen ilavesiyle kurutulması, gaz haline getirilmesi ve yüksek sıcaklıkta parçalanmanın sağlanması tekniğidir.

Yakma Tesisi
                          Yakma Tesisi

KATI ATIKLARIN GERİ KAZANIMI;
Tekrar kullanım ve geri dönüşüm kavramlarını da kapsayan; atıkların özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenlerin fiziksel, kimyasal veya biyokimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesidir. Atıklar içinde bulunan kağıt, cam, metal ve plastik maddeler kontrollü bir şekilde ayıklanarak tekrar kullanım değeri taşıyan bu maddeler ekonomiye tekrar geri kazandırılabilir.
KATI ATIKLARIN KOMPOSTLANMASI
Organik esaslı katı atıkların oksijenli veya oksijensiz ortamda ayrıştırılması suretiyle elde edilen toprak iyileştirici madde haline dönüştürülmesidir. Evsel atıkların %40-60’ı mikrobiyolojik olarak parçalanabilen niteliktedir. Kompostlama sonucu elde edilen kompostun tarım alanlarında gübre olarak kullanılması ile atıklar doğadaki madde döngüsüne katılmaktadır.
DÜZENLİ DEPOLAMA
Katı atıkların bertarafı konusunda en fazla uygulanan yöntemdir. Maliyeti diğer yöntemlere göre daha azdır. Düzenli depolama basit olarak katı atıkların sızdırmazlığı sağlanmış, büyük alanlara dökülmesi, sıkıştırılması ve üzerinin örtülerek doğal biyolojik reaktör haline getirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu işlemin düzenli depolama olabilmesi için oluşacak olan sızıntı suyu ile gaz için de gerekli toplama, uzaklaştırma ve bertaraf/değerlendirme tedbirlerinin alınması zorunludur.
Termal Gazifikasyon Yöntemi ile Katı Atık Bertarafı ve Enerji Üretimi
Son yıllarda, nüfusun artması ve endüstrileşme ile birlikte üretilen katı atık miktarı gün geçtikçe artmaktadır. Buna bağlı olarak, düzenli depolama, geri dönüşüm, katı atığın biyolojik yöntemlerle işlenmesinin (kompost), yanında termal yöntemlerle giderim metotları ortaya çıkmıştır. Gazifikasyon yakmadan farklı bir prosestir. Kentsel katı atıklardan elektrik enerjisi elde etme işlemi 4 aşamada gerçekleşmektedir. Bunlar kentsel katı atıkları toplama ve gazlaştırma prosesine hazır hale getirme (ön hazırlık işlemleri) , atıktan sentez gaz elde etme, gaz temizleme ve elektrik üretimi prosesleridir. Termal gazifikasyon yüksek sıcaklıkta ve oksijenli ortamda organik atıklardan sentetik gaz üretilmesi prosesidir. Gazifikasyon sonucu üretilen sentetik gazın büyük bir bölümü hidrojen (H2)ve karbon monoksit (CO), kalan az miktarda kısım ise metan (CH4), karbondioksit (CO2) ve diğer gazlardan oluşmaktadır. Termal gazifikasyon ile elde edilen gazlar metanol üretimi ve elektrik enerji üretimi için kullanılabilmektedir. Ayrıca gazifikasyon yan ürünleri kül, cüruf ve eriyik malzemeler tekrar kullanıma elverişli materyallerdir.
İLLERE GÖRE KATI ATIK SORUNLARI
Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı 2014 yılında illerden gelen verilerin birleştirilmesi ile bir rapor oluşturmuştur. Bu rapora göre Türkiye'de su kirliliği 32 ilde, hava kirliliği 27 ilde, atıklar 19 ilde, gürültü kirliliği 2 ilde, erozyon 1 ilde öncelikli çevre problemidir. Geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında atıklar ve hava kirliliğinin öncelikli olduğu il sayısı azalmıştır. Atık tesislerinin yapılması ve doğalgaz kullanımının bu gelişmeye neden olduğu düşünülmektedir. Su kirliliği yaşayan illerin sayısında artış olmuştur.  Türkiyede çoğu yerleşim alanında atık depolama alanı yoktur veya yetersizdir. Geri dönüşüm tesislerimiz oldukça yetersizdir. Atıkların önemli kirletici olduğu illerden SakaryaİzmirUşak'ta sanayi atıkları, Bilecik ve Burdur'da mermer ocakları, DüzceBolu ve Afyon'da kanatlı hayvan atıkları problem teşkil etmektedir. Kocaeli, İstanbul ve İzmir'deki tehlikeli atık tesisleri yetersiz kalmaktadır. İllerde meydana gelen atıkların özellikleri, o endüstriyel faaliyetlerle doğrudan ilgilidir.
Tablo:I’de atıkların 1., 2. ve 3. öncelikli sorun olduğu iller gösterilmiştir. Tabloda atıkların birinci öncelikli sorun olduğu il sayısı 19 (illerin %23,5’i), ikinci öncelikli sorun olduğu il sayısı 20 (illerin %24,7’si), üçüncü öncelikli sorun olduğu illerin sayısı ise 25 (illerin %30,9’u) olarak görülmektedir. Tablo incelendiğinde toplam 64 ilimizde atıkların birinci, ikinci ya da üçüncü öncelikli sorun olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Tablo:2’de ise sorunun nedenleri özet olarak verilmiştir.






















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Manşet