Mühendislik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mühendislik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2022 Cuma

ÜLKEMİZDEKİ MÜZELER - 2

ÜLKEMİZDEKİ MÜZELER-2

 

Evet yine bir tatil dönemi başladı ve insanlar tatil mekanları seçmeye başladılar. Geçtiğimiz yıllarda pandeminin etkisi ile yaz tatillerini hepimiz boş geçirdik. Ama artık pandeminin bitmesi ile artık yaz aylarını daha iyi geçirmeyi hedefliyoruz.

Yıl boyunca yoğun tempo lie çalışan bizler yaz tatilinde deşarj olmak için çeşitli aktivitelere yöneliyoruz. Herkes kendi zevkini göre gezi planları yapıyor. Benim tavsiyem Ülkemizdeki Müzeleri de gezmeyi unutmamanız.

Bu yazımızda da önceki yazımda olduğu gibi Ülkemizdeki Müzeleri tanıtacağım.

Herkese iyi gezmeler..)

Mevlana Müzesi- Konya

Konya ilinde bulunmaktadır.  Eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan bu yapı, 1926 yılından beri faaliyet göstermektedir. "Mevlana Türbesi" olarak da bilinir.

Mevlana Müzesi
Mevlana Müzesi
Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir.

Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi). (Vikipedi’den alınmıştır.)

 Kesinlikle Konya’da görülmesi gereken bir yerdir.





Selçuk Efes Müzesi İzmir

 

Yaz aylarında tatilcilerin tercih ettikleri illerin başında gelen İzmir’de bulunan gezilesi bir müzedir.

Efes kazı alanındaki buluntulara ev sahipliği yapan müzedir. Artemis tapınağında bulunan Artemis Heykeli en çok bilinen eserdir.

Müze, arkeoloji ve etnografya olarak iki bölüme ayrılmaktadır.

Müze 2012 yılı sonunda kapanmıştır ve Kasım 2014'te kapsamlı bir yenileme sonrası yeniden açılmıştır.

Yılın her günü ziyarete açıktır.

 

Efes Antik Kenti
Efes Antik Kenti


Göreme açık Hava Müzesi – Nevşehir

 

Şehir karmaşasından sıkılan, serin ve otantik yer gezmek isteyenler için vazgeçilmez yerlerden biridir Göreme. Nevşehir’de bulunan Kapadokya olarak da bilinen bu şahane yerde yapılacak birçok aktivite de bulunuyor. Bunların başında pahalı bir aktivite de olsa, özellikle yabancı turistlerin tercih ettiği balon turu geliyor. Sabah gün ağarmadan başlayan balon turları eşsiz Kapadokya manzarasının görülmeye değer bir manzara olduğu tartışılmazdır. Bunun yanında safari turları yapmak da mümkündür ATV motorları ile.

Göreme Açık Hava Müzesi



 

 


 

 


2 Temmuz 2020 Perşembe

ÜLKEMİZDEKİ MÜZELER - 1

ÜLKEMİZDEKİ MÜZELER-1

Yaz aylarının gelmesi ile insanlar tatile çıkmak için hazırlıklarını yapıyorlar. Hazırlıklar yapılırken tatilde yapılacaklar da planlanır elbette. Kimi tatilci deniz kenarlarını tercih ederken kimisi de sıla-i rahim yapmayı tercih ederler. Çok az da olsa insanlar Müzeleri de gezmek isterler. Peki, ülkemizde görülmesi gereken müzeler var mıdır? Elbette vardır, ülkemizde hemen hemen her ilde mükemmel müzeler görülmesi gereken eserler mevcuttur. Şimdi ülkemizde gezilebilecek bazı müzeleri okumak isteyenler için araştırdık.

İSHAK PAŞA SARAYI

1-      ADANA ARKEOLOJİ MÜZESİ:

Ülkemizde bulunan en eski müzelerden birisidir Adana Arkeoloji Müzesi. Adana Arkeoloji Müzesinde Tarsus Gözlükule, Mersin Yumuktepe, Misis, Karatepe, Soğuksutepe, vb. höyük ve iskân yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen malzeme ve eserler sergilenmektedir. Bunların yanında bazı heykel, kitabe ve lahitler de bulunmaktadır. Adana Arkeoloji Müzesi 09:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaretçilere açıktır. Pazartesi günleri ise kapalıdır. 

ADANA ARKEOLOJİ MÜZESİ
ADANA ARKEOLOJİ MÜZESİ

2-      AĞRI İSHAK PAŞA SARAYI

Ağrıda bulunan İshak paşa Sarayı yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşmaktadır. 
İSHAK PAŞA SARAYI
İSHAK PAŞA SARAYI

Ağrının Doğubayazıt ilçesinde bulunan İshak Paşa Sarayı muhteşem bir atmosfere sahip ve mükemmel bir tarih kokusuna salmaktadır içine girenlere. Kitabesinden anlaşıldığı üzere İshak Paşa Sarayı 1784 yılında Çıldıroğulları'ndan II. İshak Paşa döneminde yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin, Anadolu’da günümüze ulaşabilen tek saray yapısı olduğu bilinmektedir. Ülkemizin doğusuna yolu düşenlerin mutlaka görmesi gezmesi gereken bir müzedir İshak Paşa Sarayı.

3- 



      BURSA TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ

Ülkemizin güzel şehirlerinden şehzadeler şehri Bursa’nın görülmesi gereken yerlerinden biri de Türk İslam Eserleri Müzesidir. Çeleni Sultan Mehmet’in 1419 yılında yaptırdığı bu tarihi türbe İslam Eserleri Müzesi Olarak günümüzde kullanılmakta ve ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Bursa Türk İslam Eserleri Müzesinde, maden, keramik, ahşap, işleme, silah, el yazması kitaplar, sikke, kitabeler ve mezar taşları ile etnografik malzemeler sergilenmektedir.



4-      SİNOP TARİHİ CEZAEVİ

SİNOP TARİHİ CEZAEVİ


Karadeniz deyince aklımıza yeşil alanlar, ormanlar doğal güzellikler gelir genelde ama ülkemizin en kuzey noktası olan Sinop’ta kayda değer bir müze vardır görülmesi gereken: Sinop Tarihi Cezaevi. Yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanan Sinop Cezaevinin tarihi acılarla doludur. Üç tarafı denizlerle kaplı olan Sinop cezaevi bir hapishaneden çok bir zindan gibi kullanılmış ve zindana atılanların sonu hiç iyi olmamıştır. Görülmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum Sinop Cezaevinin.

 

            Ülkemizdeki diğer müzelerle ilgili de derlemeler yaparak sizlerle paylaşacağım. Araştırılmasını istediğiniz müzeleri yorumlarda belirtebilirsiniz. İstediğiniz müzeleri araştırıp sizlerle ve tarih meraklıları ile paylaşabiliriz.

Gürcistan Batum'a nasıl gidilir?


6 Mayıs 2020 Çarşamba

HAVA KİRLİLİĞİNE SEBEP OLAN KÜKÜRT OKSİTLER


Kükürt Oksitler (SOx)

Kükürt oksit emisyonları, yakıtlarda bulunan kükürtten kaynaklanmaktadır. Kükürt dioksit suda ve vücut sıvısında yüksek oranda çözünen bir maddedir. Ortamda bir aerosol bulunması halinde; kükürt dioksit, aerosol ile birleşebilir, bunun sonucunda etkisi daha da artabilir. Aerosol kükürt dioksiti absorbe ederek solunum sistemine taşımaktadır. Daha sonra absorbe olmuş kükürt dioksit daha zararlı bir madde olan sülfürik aside dönüşmektedir. Eğer bu işlem dış ortamda olursa yani; atmosferin nemi ile birleşirse asit yağmurlarına neden olabilir. Kükürt dioksitin gazının aşağıda gösterilen reaksiyon sonucu sülfürik aside dönüşümü gösterilmektedir;

SO2+½O2→SO3

SO3 + H2O → H2SO4




Kükürtdioksit Ölçüm Yöntemleri

Kükürt oksitler (SOx) insan sağlığını ve çevreyi önemli ölçüde tehdit eden kirleticilerdir. Kükürt oksitler içerisinde en önemli payı ise; kükürt dioksit (SO2) oluşturmaktadır. Bu

gaz yanmayan renksiz bir gaz olup, 0,3-1 um derişimler de ağızda karakteristik bir tat bırakmakta 3 ppm ( milyonda bir

hacim)'in üstünde ise; boğucu bir his vermektedir. Fuel-Oil'in içerdiği kükürdün yanmasıyla önce SO2 oluşmakta ve sonradan bunun bir kısmı yanmadaki hava fazlalığına bağlı olarak SO3 'e dönüşmektedir.

Kükürtdioksit Ölçümleri

      İnfrared

      Elektro Kimyasal Sensörler

      GC

      FTIR

      Alev İyonizasyon Yöntemleriyle ölçülmektedir.




1 Mayıs 2020 Cuma

OLMAZSA OLMAZ; “SU”



OLMAZSA OLMAZ; “SU”

İnsan hayatında var olan her şeyin önem sırası vardır. Hayatımızda bazı şeyler çok önemli bazı şeyler daha az önemli bazı şeyler ise “olmazsa olmaz” dediğimiz şeylerdir. Peki nedir insan hayatındaki olmazsa olmaz şeyler. Mesela oksijen olabilir mi? Ya da yiyecekler: meyveler, sebzeler, et ürünleri… Ya da eşimiz, dostumuz veya ailemiz mi? Ya da inançlarımız… Evet bunların hepsi doğru. Gerçekten olmazsa olmazlarımızdır bunlar. Bu düşündüklerimiz dışında öyle bir şey vardır ki aslında gerçekten olmazsa hayat olmaz, olmazsa az önce saydıklarımızın hiçbiri olmaz. İşte bu en önemli olmazsa olmazımız SU.



                    su döngüsü


            Evreni yaratan Rabb'imiz, tüm canlıların ihtiyacını karşılaması için suyu da yarattı ve onu kullanmamız için bizlere akıl ihsan etti. İnsanlar da bunun farkına vararak suyun önemini ve nasıl kullanması gerektiğini çok çabuk çözdü. Çünkü su olmazsa insan hayatı olamazdı. Daha tarihin ilk çağlarında inanlar yaşam alanlarını seçerken suyun olduğu yerleri aradılar. Nehirlerin, çayların kenarlarına yerleşim yeri kurdular. Göçebe yaşayanlar kullanabilecekleri su kaynaklarını aradılar. Biliyorlardı ki su olmadan yaşayamazlardı. Sadece insan kendi vücudunun içme suyu ihtiyacı için aramıyordu aslında suyu. Bir insan ne kadar su içebilirdi ki bir günde. 3 litre bilemedin 5 litre içebilir bir günde bir insan. Temizlik için, meyveler, sebzeler için, binek hayvanları için de şarttı hayatın olmazsa olmazı dediğimi su.
           

16 Nisan 2020 Perşembe

ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİNDE 5 TEMEL PROBLEM



5 Temel Problem;

          Üniversitelerin birçoğunda mühendislik fakültelerinde lisans programı olarak açılmış olan Çevre mühendisliği bölümlerinde binlerce öğrenci eğitim almaktadır. Aynı zamanda binlerce öğrenci de mezun olmuş bulunmaktadır. Büyük bir şevkle tercih edilen çevre mühendisliği bölümümüzün de bazı önemli sorunları bulunmaktadır. Okurken pek karşılaşmasak da artık meslek hayatının içine girdiğimiz zaman karşılaşacağımız sorunlar ve daha çok aslında mesleğe girme aşamasında karşılaşacağımız sorunlar mevcut. Bu yazımda sizlerle gerek kendi karşılaştığım, gerekse karşılaşanlardan dinlediğim bazı sorunlardan bahsedeceğim.

Arıtma Tesisi


 
1-      Kamuya Atanma Problemi: üniversiteyi bitiren herkesin günümüzde ilk hedefi her zaman kamu sektörü olmuştur. Kamu sektörünün rahatlığı ve bu sektörde alınan maaş herkesi cezbedecek niteliktedir. Fakat kamuya maalesef atama sayılarımız diğer birçok bölüme göre çok düşük sayılardadır. Esasında kamunun çevre mühendislerine ihtiyacı vardır, fakat ne sebepten ise bilinmez kamuya alımlarımız düşük sayılarda seyretmektedir. Kpss çalışarak kamuya atanmak isteyen değerli arkadaşlarımın asla ümitsizliğe kapılmamasını söylemek isterim ki şöyle de bir avantajımız var; alım sayısı daha fazla olan birçok bölüm öğrencilerinden daha düşük puanlar ile kamuya atanma şansımız da bulunmaktadır. Ümitsizlik yok çalışmaya devam…
 

7 Mayıs 2019 Salı

IŞIK HIZI


Işık hızı nedir?

Fiziğin en temel birimlerinden biri olan “ışık hızı” (c)  bilim adamları tarafından son olarak 1983 yılında 299.792.458 m/sn olarak ölçüldü. Yani ışık hızında saniyede 299.792.458 metrelik bir mesafe yol alınır (Yaklaşık olarak saniyede 300.000 km).

Güneş ışığı dünyamıza 8,3 dk’da ulaşmaktadır. Bu demek oluyor ki Güneşe baktığımızda biz Güneşin 8,3 dk önceki halini görüyoruz.

Bunu şöyle açıklayabiliriz: Görme eylemi odaklandığımız cisimden yansıyan ışınların göz merceğimize düşmesi ile gerçekleştiğinden o an baktığımız cisim ile aramızdaki mesafe ışık hızı ile alınarak gözümüze ulaşır. Bu mesafe ışık hızı ile ne kadar sürede alınıyorsa biz o cismin o kadar süre önceki halini görüyor oluruz.

Mesafe (x) = Hız (V) × Zaman (t)    Formülü ile bu kolaylıkla anlaşılabilir.

Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık yaklaşık 150.000.000 km’dir. (x=150.000.000 km)

Işık hızı ise yaklaşık 300.000 km/sn  (V=300.000 km/sn)

150.000.000 km = 300.000 km/sn × Zaman (t)     

Buradan: Zaman (t) = 500 sn yani 8,3 dk çıkmaktadır.

Işık Hızına Ulaşmak Mümkün Mü?

İsviçre CERN Nükleer Araştırma Merkezi
Işık hızına ulaşmak için öncelikle sürtünmelerin olmadığı bir boşluk olmalıdır. Çünkü ortam yoğunluğu ne kadar artarsa ışık hızı o kadar düşecektir. Işık hızına ulaşmak şuan için mümkün görülmemekte. Bunun üzerine İsviçre’de kurulan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) 100 km çaplı parçacık hızlandırıcı düzeneği ile  parçacıkları ışık hızına ulaştırmaya çalışmaktadır. Bu çalışmalarda ışık hızına çok yaklaşılmıştır.

Einstein’ın ünlü teoremine göre E=mc2 formülünde kütlesi olan hiçbir şeyin ışık hızına ulaşamayacağını göstermektedir.

E: Enerji
m: Kütle
c: Işık Hızı Sabiti

Farklı bir konu olan Einstein'in 1905 yılında Nobel Ödülü kazandığı Özel Görelilik Kuramı (İzafiyet Teorisi) da bu formülle açıklamaktadır. Özel Görelilik Kuramı, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade etmektedir. Yani uzay ve zaman gözlemciye bağlı olarak farklı algılanabilir.

18 Nisan 2019 Perşembe

Alüminyum Üretimi



Alüminyum Üretimi ve Atıkları

Saf alüminyum, hafif mavimsi beyaz bir metaldir ve Al ile sembolize edilmektedir.
Alüminyum üretim miktarı açısından demirden sonra ikinci sırayı alır. Alüminyum, hafifliği, kolay işlenebilirliği, iletken olması, sağlamlığı ve korozyondan etkilenmemesi gibi diğer metallere göre sahip olduğu avantajlar sebebiyle pek çok alanda tercih edilen bir metaldir. Saf olarak kullanıldığı gibi, alaşım olarak da kullanılabilmektedir. Sıcak çekilmeyi azaltmak, korozyona olan direnci, akışkanlığı, işlenebilme ve kaynak edilebilme özelliklerini arttırmak amacı ile alüminyuma çok fazla alaşım elementleri eklenebilmektedir.

Kullanım Alanları ve Önemi

Alüminyum metali çok genç bir metal olmasına karşın günlük hayatımızın her alanına girmiştir. Alüminyum, esnek, çok yönlü ve yeniden değerlendirilebilme yeteneğinden ötürü enerji tüketen değil enerji depolayan bir metaldir. Bu özellikleri işlevselliği, ekonomikliği ve kolay işlenebilirliği ile kombine edildiğinde bugün ve gelecek için birçok ürünün alüminyum metalinden ve alüminyum alaşımlarından üretilmesi mümkündür.
Bununla birlikte çevre açısından bakıldığında hafifliği nedeni ile başka taşımacılık olmak üzere birçok endüstriyel uygulamada enerji tüketiminin azalmasına yol açar. Enerji tüketiminin azalması, aynı zamanda enerji üretim süreçlerinde oluşan CO2 salınımında azalması anlamına gelir.


Cüruf Oluşum Süreci

Alüminyum, mühendisler kadar tasarımcıların da gözdesi olan bir metaldir. Bununla birlikte düzgün, estetik ve zarif görünüşü ile cep telefonları ve bilgisayarlar da dâhil olmak üzere birçok ürün için aranan bir malzeme olmaktadır.

28 Mart 2019 Perşembe

Bor Minerali Endüstrisi ve Atıkları


BOR ENDÜSTRİSİ VE ATIKLARI

•Bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir elementtir. Genelde, toprakta ortalama 10-20 ppm, deniz suyunda 0,5-9,6 ppm, tatlı sularda ise 0,01–1,5 ppmarasında bor bulunur.

•Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye ve ABD’nin kurak, volkanik ve hidrotermalaktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır.

•Türkiye dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 63’ne sahip olup yıllık 1,72 milyon ton boraks minerali ve bileşikleri üretimiyle ABD’den sonra dünya ölçeğindeki en büyük bor üreticisidir.

•Türkiye’deki bilinen bor rezervi 803 milyon ton olup tahmin edilen rezerv ise 2,40 ila 3,20 milyar ton arasındadır.

•Bor tabiatta serbest olarak bulunmaz. Bor elementi, doğada 150’den fazla mineralin yapısı içinde yer almasına rağmen, ekonomik anlamda bor mineralleri kalsiyum, sodyum, magnezyum elementleri ile hidrat bileşikleri halinde teşekkül etmiş olarak bulunur.

•Bor mineralleri, bünyelerinde değişik oranlarda bor oksit (B2O3) içeren mineraller olup, dünyada bor elementi kapsayan yüzlerce mineral bulunmasına rağmen ticari öneme sahip olanları çok azdır.

•Bor minerallerinden ticari değere sahip olanları; Tinkal(Boraks), Kolemanit, Uleksit, Probertit, Pandermit, Hidroborasitve Kernit’tir.

27 Mart 2019 Çarşamba

ICP OES- UV SPEKTROFOTOMETRE


ICP (INDUCTİVELY COUPLED PLASMA)
İNDÜKTİF EŞLEŞMİŞ PLAZMA

ICPKAYNAĞI (HAMLAÇ )

•İndüktifeşleşmiş plazma kaynağının temel prensibi, yüksek derişimde katyon ve buna eşdeğer derişimde elektron içeren, elektriksel olarak iletken bir gaz ortamı olan plazmada iyonlaştırılmasına dayanır.


•Bu borunun üst kısmını, yaklaşık 27 veya 41 MHz’de0,5-2 kW güç oluşturabilen bir radyo frekans  jeneratörü ile beslenen su soğutmalı, indüksiyon bobini sarar. Akan argonun iyonlaşması, bir Teslabobininden bir kıvılcımla başlatılır. Oluşan iyon ve elektronlar indüksiyon bobini tarafından oluşturulan manyetik alan salınımlarıyla etkileşir. 

•Bu etkileşim, düzenli bir yol içinde bobin içindeki iyon ve elektronların akmasına neden olur; iyon ve elektronların bu harekete karşı direnci sonucunda, bir ısı oluşur.


•Bu yolla oluşan plazma sıcaklığı, dıştaki kuvars silindirin termal izolasyonunu gerektirecek kadar yüksektir. Bu izolasyon, şekilde oklarla belirtildiği gibi borunun duvarlarına teğet olacak şekilde argon akışıyla sağlanır. Teğet akış, radyal olarak plazma merkezini ve içteki tüpün iç duvarlarını soğutur.



ICP
•En içteki kuvars borudan 0,3 –1,5 L/dakika’lıkargon akışıyla, şekilde gösterilen hamlaç içine numuneler taşınır.

•Numuneler argon akışı içine, uygun yöntemlerden herhangi birisiyle verilir.

•Numune enjeksiyonu için en yaygın kullanılan düzenekler, sisleştiricilerdir

•Burada numune bir argon akışıyla çaprazakışlısisleştiriciiçinde sisleştirilirve oluşan çok küçük damlacıklar plazmaya taşınır. Aerosoller, ultrasonikbir sisleştiricivasıtasıyla sıvılardan da oluşturulmaktadır.

•Kullanılan argon gazının üç temel görevi vardır.

•Bunlar:
•Plazmayı oluşturmak,
•Numuneyi sürüklemek,
•Dışarıdan geçirilerek tüplerin soğumasını sağlamaktır.
•Numune atomları, zamanla gözlenen noktaya ulaşır. Burada atomlar 4000-8000 ºK sıcaklık aralığında yaklaşık 2 mikrosaniyekalırlar.
•Bu zaman ve sıcaklıklar, alev yöntemlerinde kullanılan en sıcak alevlerde görülenden yaklaşık 2-3 kat daha büyüktür. Bunun sonucunda daha iyi bir atomlaşma olur ve çok daha az kimyasal girişim sorunu ile karşılaşılır.
•iyonlaşma girişimi etkileri çok küçük veya hiç yoktur, çünkü argonun iyonlaşmasından gelen elektron derişimi, numune bileşenlerinin iyonlaşması sonucu oluşan elektron derişiminegöre çok büyüktür

26 Mart 2019 Salı

Etkili Mülakat Teknikleri




Mülakat Teknikleri

Günümüzde iş sahibi olmanın ne kadar zor olduğunu sanırım anlatmaya bile gerek yok. Eskiden kullanılan ekmek aslanın ağzında deyimi bile günümüzde artık daha farklı şekilde ifade ediliyor. Her geçen gün iş bulmanın zorlaşmasının en büyük sebebi nitelikli insanların sayısının hızla artması. Her alanda üniversitelerin ilgili bölümlerinde her yıl yüzlerce insan mezun olmaktadır. Mezun olan her genç iş bulmak için her yolu deniyor.

Üniversitelerden mezun olduktan sonra iş bulmak için çeşitli yollara başvuran geçlerin önündeki en büyük sıkıntılardan biri yapılan mülakatlar. Özel sektörün geçmişten beri uyguladığı bu yöntemi artık devlet kurumları da uygulamaya başlamıştır. İyi yönlerinin yanında tabi kötü yönleri de bulunmaktadır mülakatların. En kötü yönü ise malum torpil olayıdır. En basit kadrolar için dahi iltimas kişiyi rakiplerinden haksızca öne geçirebilmektedir.


mülakat teknikleri



Mülakatlarda başarılı olabilmek için neler gereklidir?
1-  Mesleki Bilgilere Hâkim Olmak: Üniversiteyi bitiren her birey mesleki açıdan dersler almakta ve çeşitli uygulamalar yapmaktadır. Fakat herkes aynı şeyleri üniversitede almaktadır. Fark atmak için daha etkili bir bilgi birikimine gerek olmasa da mesleki olarak temel bilgilere hakim olunmalıdır.

2- Özgüven: Diyelim mülakata giriyoruz. Alanımızda çok iyiyiz ve hemen hemen her şeyi çok iyi biliyoruz. Ama komisyon karşısında kendimize güvenmeden vereceğimiz cevaplar mülakat komisyonunca beğenilmeyip olumlu değerlendirilemeyebilir. Şunu unutmayalım ki artık bilmek kadar bilgiyi güzel sunabilmek de önemlidir.

23 Mart 2019 Cumartesi

KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ




KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ



Ekstraksiyon ve sızdırma terimleri birbirlerinin yerine kullanılabilir ve kirleticilerin katı veya kararlı bir matriksten akışkana taşınması işlemi olarak tanımlanabilirler. Malzemenin kirleticileri sızdırma yeteneğine de sızdırabilirlik denir.
Bir sızdırma testi yapmanın çeşitli nedenleri vardır.Sızdırma testi, uygun bir karar verme süreci için temel oluşturmak için uygulanan düzenleyici kanuni bir test olarak yürütülebilir. Bu durumda sonuçlar daha önceden belirlenmiş standartlarla karşılaştırılır. Kararlılaştırılmış malzeme sızdırma sonucu ya geçer ya da kalır.

Bu testler:
1. TCLP (Toksisiste Karakteristik Liç İşlemi )

2. SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )

3. MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )

TCLP ( Toksisite Karakteristik Liç İşlemi )

TCLP, arıtma teknikleri ve kararlılaştırma işlemlerinin etkinliğinin karşılaştırılmasında yararlı bir metottur. Bu metotta sızıntı miktarlarının standartlara uygun olup olmadığı araştırılarak zararlı olan veya yüksek değerlere sahip olan maddeler belirlenir. TCLP, ABD’de 1986’da kabul edilen EP zehirlilik testlerinin yerine geçmek üzere yasaların gerektirdiği bir testtir. Belli bir atığın depolanmadan önce teknoloji bazlı arıtma standartlarını karşılayıp karşılamadığını belirlemek için yapılır. Metot, evsel ve endüstriyel atıkların birlikte atılmasını modellediği gibi, içermiş olduğu işlem basamaklarına bağlı olarak atığın sahip olduğu pH’nın etkisini de modellemektedir. Bir numunede bulunan organik kirleticilerin mobilitesini belirler ve ortaya çıkan sızıntı suyunun "tehlikeli madde" kapsamına girip girmeyeceğini ortaya koyar. Sızıntı suyu, numunenin asit nötrleştirme kapasitesi temel alınarak belirlenir.
TCLP, USEPA tarafından kara atıkları kısıtlama programı uyarınca en iyi gösterilen mümkün teknolojiler (BDAT) işlem standartlarının halka açıklanmasında temel olarak kullanılmaktadır ve ABD’de tehlikeli atık ve katılaştırılmış malzeme özelliklerinin belirlenmesi için uygulanması zorunlu olan deney yöntemlerinden biridir.
Bu metotta, karalılaştırılmış malzeme 9,5 mm’den küçük boyutlara parçalanır. Parçalanan malzeme, zayıf asetik asit ekstraksiyon sıvısıyla karıştırılır. Sıvının sıvı katı oranı 20:1’dir. Hazırlanan karışım Döner ekstraktörde 18 saat çalkalanır ve 0,6-0,8 mikrometre cam elyafı filtresinden süzülür. Bu sıvı TCLP ekstraksiyonu olarak adlandırılır. Bu ekstraksiyon sıvısı, uçucu organikler, yarı-uçucu organikler, metaller ve pestisitler açısından analiz edilir . TCLP, EP’ye göre daha fazla organik bileşiğin tayinini kapsar (20 solvent ve uçucu organik bileşik, 16 yarı uçucu organik bileşik ve 2 ek pestisit). EP testindeki 14 inorganik ve organik kimyasallar için verilen düzenleyici limitler, TCLP testinde tekrar ele alınmış ve revize edilmiştir. Ayrıca bu testte belirlenen 38 organik kimyasal için yeni düzenleyici limitler oluşturulmuştur (USEPA, 1989). Her iki zehirlilik testi de atıklardaki organik ve inorganik bileşenlerin yağmur suyu etkisiyle sızmasını simule edecek şekilde tasarlanmıştır ve her iki testte de katı örneklerden metallerin ve organiklerin ekstrakte edilmesi için zayıf asit çözeltisi kullanılmaktadır. EP ve TCLP zehirlilik testlerinin her ikisi de çamur ya da katı maddedeki organik ve inorganik bileşikleri kantitatif olarak ölçmemektedir. Atık örnekleri, 9,5 mm’lik filtreden geçecek büyüklüğe getirilinceye kadar ufalanır. Sıvı katıdan 50 psi basınç altında 0,6 ile 0,8 µm’lik borosilikat cam-fiber filtreden süzülerek ayrılır. Atığın alkalinitesi ve depolama kapasitesine göre TCLP için iki çeşit depolanmış asidik filtreleme çözeltisi seçeneği sunulmuştur. İkisi de asetat depolama çözeltisidir. Çözelti 1’in pH’i 5, çözelti 2’nin pH’ı ise 3’tür. Filtreleme çözeltisi 20:1 sıvı/katı oranında eklenir ve örnek 18 saat boyunca karıştırılır. Filtreleme çözeltisi süzülür ve analiz edilmek üzere baştan ayrılmış olan sıvı atık ile birleştirilir.

SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )

SPLP; USEPA’nın, asidik yağışlara maruz kalmış endüstriyel atıkların liçini temsil etmesi amacıyla, 1994 yılında geliştirmiş olduğu bir metottur. Metodun, özellikle asidik yağışlarla yüzey ve yeraltı sularına metal iyonlarının liç olma potansiyellerini belirlemek için daha gerçekçi bir yaklaşım sağladığı ifade edilmektedir.
SPLP, sıvı, toprak ve atıklardan organik ve inorganik maddelerin liç edilebilirliği hakkında bilgi sağlamak amacıyla kullanılan ve çalkalama yoluyla elde edilen bir ekstraksiyon sistemidir. Bu metod TCLP prosesine benzemektedir. Fakat TCLP ile birlikte kullanılan asetik asit yerine havadan gelen nitrik ve sülfirik oksitlerden oluşan asit yağmuruna benzer bir ortamı oluşturmak için nitrik ve sülfirik asit kullanılmaktadır.bu deneylerde sahanın yağmur asitliğine uygun pH seçilmelidir.
EPA 1312 Sentetik Çöktürme Süzme İşleminin (SPLP) temel amacı, asit yağmurlarının neden olduğu asitli ortamlardaki atık maddelerde bulunan inorganik fazların mobilitesini belirlemektir. pH oranı düzenlenmiş ekstraksiyon sıvısı, reaktif suyuna 60/40 oranında sülfürik asit / nitrik asit karışımı eklenmesiyle elde edilir. pH değeri, Mississippi Nehri'nin doğusunda bulunan ağır sanayi bölgelerinde ya da Mississippi Nehri'nin batısında bulunan az sanayileşmiş bölgelerde beklenen asit yağmuruyla karşılaştırılabilecek bir seviyeye düzenlenir.
 SPLP yönteminde katı miktarının yüzdesinin belirlenmesi TCLP yönteminde olduğu gibi numunenin ekstraksiyon işleminden önce yapılmaktadır
Başlangıç numunesi hazırlama işlemi, numunenin, %80'lik kısmının 9,5 mm elekten geçirilene kadar küçültülmesini içerir. sıvı/katı oranı 20 olacak şekilde uygun miktarda ayarlanan atık temsili bir numune kabın içinde tartılır ve katı maddenin 20 katına eşit ağırlıktaki bir ekstraksiyon sıvısı yardımıyla çıkarılır. ağırlıkça 60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3 çözeltisiyle pH’sı 4.20±0.05’e ayarlanmış olan ekstraksiyon çözeltisiyle karıştırılır. Ekstraksiyondan hemen sonra numune 18 saat boyunca aralıksız yuvarlanır. Ardından, sızıntı suyu 0,6 - 0,8 µm cam elyaf filtreden geçirilerek katı fazdan ayrıştırılır. Her iki faz da analiz edilir.

MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )

USEPA, katı atıkların atıldıkları ortamlarda, mevsimsel değişimlere bağlı olarak defalarca donma-çözünme gibi etkilerini ortaya koymak amacıyla 1986 yılında farklı bir test metodu daha geliştirmiştir. MEP (Multiple Extraction Procedure; Çoklu Ekstraksiyon İşlemi) olarak bilinen bu metot, uzun süreli asidik yağışlara, donma ve erime gibi durumlara maruz kalmış atıklara uygulanan ve ardışık ekstraksiyonları içeren bir yöntemdir.
Metotta, asidik yağışları modellemek amacıyla ağırlıkça 60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3 karışımıyla pH’sı 3±0.2’ye ayarlanmış ektraksiyon çözeltisi kullanılmaktadır. Sıvı/katı oranı 20 olan atık- çözelti karışımı, 20-40°C aralığındaki sıcaklıkta 24 saat süreyle temas ettirilir. Her 24 saat sonunda karışım santrifüjlenerek ayrılır ve süzüntüde pH ve metal iyon analizleri yapılır. Metodun birinci basamağında pH’sı 5 olan asetik asit çözeltisi kullanılır ve ekstraksiyon periyodu boyunca 0.5 N asetik asit çözeltisi kullanılarak pH 5’de tutulur. Daha sonraki basamaklarda ise pH’sı 3±0.2’ye ayarlanmış ektraksiyon çözeltisi kullanılır. Bu işlem ardışık olarak dokuz kez tekrarlanır ve dokuzuncu ekstraksiyon sonrasında herhangi bir bileşenin konsantrasyonu 7 ve 8. ekstraksiyonda bulunanlardan yüksek ise ekstraksiyon işlemi konsantrasyon artışı duruncaya kadar devam ettirilir.

14 Mart 2019 Perşembe

Geleceğin Enerjisi Ay'da Saklı


        
      Ay Geleceğin Yeni Enerji Kaynağı mı Olacak?

Hayatı kolaylaştıran birçok iş ve işlemi yapabilmek için insanlar enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Genel anlamıyla hareket ettiren güç olarak da tanımlanabilecek olan enerji insan hayatı için vazgeçilmez bir unsurdur. Ev ve iş yerlerinde gerek aydınlanma gerek güçten kazanma konularında inanlara yardımcı olan her şeyde enerjiden faydalanılmaktadır. Isı ve ışık kaynağı olarak, ulaşımı kolaylaştırmak için kullanılan her türlü vasıtanın hareket etmesinde , fabrikalardaki robotların ve makineların çalışmasında enerji çeşitlerinden faydalanılır.

Enerji Kaynakları Tükeniyor…

Evet enerji hayatımızı kolaylaştıran her alanda kullanılıyor. Peki enerji sonsuz mudur? Enerji belki sonsuz olabilir ama enerji kaynakları gün geçtikçe tükenmektedir. Örneğin fosil yakıtlar… uğruna can alınan can verilen fosil yakıtlar tükeniyor büyük bir hızla. Petrol kullanımı dünyada hızla artmakta. Petrol kullanımını gerektiren alet ve makinalar hızla artmakta. Özellikle otomobil kullanımı petrol kullanımını büyük oranda artırmaktadır. Yenilenemeyen bir enerji kaynağı olan petrol ve türevleri hızla tükenmekte. Peki tükenirse petrol ne olur? İnsanlar yeni enerji kaynaklarına yönelirler. Peki yeni enerji kaynakları bulmak kolay mıdır? Bence pek de kolay değil, çünkü gelişmiş olan dünyamızda artık denenmemiş bir şey kalmadı denilebilir. Fakat çare bitmez insanoğlunda. Şimdi bana ilginç ve tehlikeli gelen bu konudan bahsedeceğim..

Ay Yeni Bir Enerji Kaynağı Mı Olacak?

Bilimciler petrol gibi fosil yakıtların tükenmesinden dolayı dünyaya yeni enerji kaynağı bulmanın peşine düştüler. Yapılan araştırmalar sonucunda ayda bulunan bazı elementlerin enerji kaynağı olarak kullanılabileceğini ileri sürdürler. Özellikle Hindistanlı ve Amerikalı bilimcilerin çalışmaları sonucunda Ayda bulunan Helyum elementinin izotopu olan Helyum 3 elementinin, yüksek enerjiye sahip bir element olduğunu saptadılar. Ayda yüzeyinde toz şeklinde bulunduğu söylenen bu elementin bol miktarda olduğu da tespit edilmiş. Ayrıca Amerikalı araştırmacı Lawrence Taylor: Aydan getirilecek 25 ton Helyumun Amerika’nın 25 yıllık elektrik enerjisini karşılayabileceğini söylemektedir.
helyum 3

13 Mart 2019 Çarşamba

Nitrifikasyon ve Denitrifikasyon


NİTRİFİKASYON VE DENİTRİFİKASYON


Nitrifikasyon

Nitrifikasyon, atıksuda mevcut amonyum (NH4) iyonlarının bakteriler tarafından önce nitrite sonra da nitrat iyonlarına dönüştürülmesidir. Amonyağı nitrite oksitleyen bakteri türleri Nitrosomonos ve Nitrosococcus olarak bilinmektedir. İlk basamakta nitrite (NO2) oksitlenen amonyum iyonları, ikinci basamakta Nitrobakter ile nitrata (NO3) dönüştürülür.                       (Öztürk, )
Nitrifikasyon enerji üreten iki basamaklı bir prosestir.

Nitroso-bakteriler:
2NH4+ + 3O2→ 2NO2- + 4H+ + 2H2O
Nitro-bakteriler:
2NO2- +  O2→ 2NO3-
Toplam oksidasyon reaksiyonu:
NH4+ + 2O2NO3- + 2H+ + H2O
Yukarıdaki toplam oksidasyon reaksiyonu esas alındığında Amonyum nitrite dönüşümü için 3,43 g O2/g ve nitritin nitrata dönüşümü için 1,14 g O2/g oksitlenmiş NO2 gerekli olup amonyumun tam oksidasyonu için gerekli oksijen 4.57 g O2/g oksitlenmiş N’dır. Sentez göz önüne alındığında gerekli olan oksijen ihtiyacı 4,57 g O2/g N’den daha azdır. Oksidasyona ilaveten oksijen karbondioksit ve azotun hücre kütlesine bağlanmasından elde edilmektedir.
Hücre dokusu ihmal edildiğinde, yukarıdaki toplam reaksiyonu yürütmek için ihtiyaç duyulan alkalinite miktarı aşağıdaki denklem yazılarak hesaplanabilir.

NH4+ + 2HCO3- + 2O2 → NO3- + 2CO2 + 3H2O

Yukarıdaki denkleme göre dönüştürülen amonyum azotu gramı başını CaCO3 olarak 7,14 g alkaliniteye ihtiyaç olacaktır.
Elde edilen enerji ile beraber amonyumun bir kısmı hücre dokusuna asimile edilmektedir. Biyokütke sentez reaksiyonu aşağıdaki gibi ifade edilebilir.
4CO2 + HCO3- + NH4+ + H2O    C5H7O2N + 5O2
C5H7O2N kimyasal formülü sentezlenmiş bakteri hücrelerini ifade etmektedir. Hücre asimilasyonu da dikkate alındığında dönüştürülen amonyum azotu gramı başına 4,25 g O2 kullanılmakta, 0,16 g yeni hücre üretilmekte, CaCO3 olarak 7,07 g alkalinite giderilmekte ve yeni hücrelerin oluşumunda 0,08 g inorganik karbon kullanılmaktadır (Metcalf ve Eddy, 2003).

22 Ocak 2019 Salı

Mühendis Olmak.

Mühendis Olmak

          MÜHENDİS OLMAK.....

          Ülkemizde ve dünyamızdaki birçok genci hayallerini süsleyen bir meslek dolduğunu sanırım belirtmeye gerek yok. Çünkü herkes tarafından kabul edilen bir meslek grubudur mühendislik. Orta öğrenimini başarı ile tamamlamış olan gençlerimiz yüksek öğrenimlerini yapmak üzere seçim yaparken mühendislikleri kesinlikle göz önüne almaktalardır. Mühendislik fakülteleri ülkemizde gözde olan birkaç meslek bölümlerinden birini oluşturmaktadır. Sayısal işlemlerden ve bilgisayar alanındaki gelişmelerden sıkılmayan öğrenciler için kesinlikle düşünülmesi gereken bir fakültedir mühendislik Fakültesi.
 
         Mühendislik fakültelerini okumak herkesin hayali olabilir ama herkesin becerebileceği bölümler olmadığını belirtmek isterim. mühendislik fakültesini kazanıp okuyamayan veya çok uzun yıllar süren bir macera sonrasında bitirenleri de bilmekteyiz. Mühendislik fakültesine girmenin yanında mühendislik fakültelerini okumak, bitirmek de çok zor ve meşekatli bir şeydir. okuyup bitirdikten sonra işe girmesi de sıkıntılı bir süreç sonrasında olmaktadır. Herşeye rağmen çalıması zevkli bir meslektir. aynı zamanda havalı bir meslek olduğunu da söylemeden geçemiyeceğim 😊

       Bundan sonraki yazımızda ülkemizdeki mühendislik dallarından bahsedip sorunlarını anlatmaya çalışacağım. Bildiğim kadarıyla kendi alanım ile ilgili çalışmalardan da söz edeceğim. Sizler de yayınlamamızı istediğiniz yazılarınızı ulaştırabilirsiniz. herkese iyi günler dilerim :)

Ülkemizde Mühendislik

 Mühendis Olmak Evet Güzel

            Ama.....


           Evet işte aması var hatta amaları var mühendis olabilmenin. En başta mühendis olabilmek için fakülteyi kazanmak yani iyi bir matematik ve fen neti bırakmak gerekiyor ÖSYM sınavında. Peki aldık diyelim güzel bir puan ve yaptık tercihimizi, girdik şöyle güzel bir ilde, güzel bir üniversiteye. İşte şimdi her şey başladı.

          Mühendislik fakültelerini okumak fakülteyi kazanmaktan daha zordur. Bu herkesin bildiği bir konu. Ağır matematiksel dersler, proje ödevleri, ince hesaplar, uygulamalar, bilgisayarlı çizim programları, stajlar, teknik resim bilgi ve becerileri, proje okuyabilme kabiliyeti, üç boyutlu düşünebilme.... ve daha bunlar gibi birçok işle uğraşmaya hazır olun.

          Zordur dersleri ama çok zevklidir. Tabi bu işleri yapmayı göze alabilene. Okuması zordur ama bir şekilde okunur ve biter. Her başlangıç gibi Mühendislik Fakültesinin de bir onu vardır ve oda biter. Ama her bitiş başka bir başlangıçtır. Mezun olduk aldık diplomaları. Sıra şimdi o diplomalar ile almış olduğumuz yetkileri kullanabilmekte.. Kolay mı bu? Tabi ki bunun da cevabı hayır. Mühendis olarak ülkemizde çalışmak okumaktan daha zordur, tıpkı fakülteyi kazanmanın okumaktan daha kolay olduğu gibi, fakülteyi bitirmek de bitirdikten sonra iş bulmaktan daha kolaydır. İş bulma çabaları tam bir fiyaskodur.

       Dünyanın en saygın mesleklerinden biri olan mühendislik ne yazık ki ülkemizde yeterli değeri ve desteği görememektedir. Bugün mezun olan her mühendis potansiyel bir işsizdir. Aldığı tüm eğitimleri unutmaya yüz tutan bir teknik beyindir. Ülkenin kaybetmeye başladığı ekonomik bir değerdir. Mezun mühendisleri asgari ücretle çalıştıran bir anlayış kabul edilemez bir anlayışın temel taşıdır.

       Ülkemizde bazı mühendislik dalları ne yazık ki kapanmak üzeredir. Öğrencilerin atanamama, iş bulamama kaygısı, mühendislik fakültelerini tercih etmemelerine sebeptir.

     Umarız gereken değer mühendislere ve mühendisliklere verilir. Asgari ücret kelimelerinin özel sektörde mühendisler ile aynı cümlede bile kullanılmasına engel olunması en büyük beklentimdir.


Saygılarımla..

Çevre Mühendisliği

 Ülkemizin Kıymetini Bilmediği Mühendislik Dalı Çevre Mühendisliği....


           Sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulabilmesi için gerekli olan sürdürülebilir çevre ilkelerini uygulama yetenekleri ile mezun olan çevre mühendisleri maalesef gerekli önemi ve değeri görmemektedir. Ülkemizde her yıl yüzlerce çevre mühendisi fakültelerden mezun olmakta ve işini gerek özel sektörde gerekse kamu kurumlarında yapamamaktadır. Buna bağlı olarak da ülkemiz yeterince sağlıklı bir çevreye sahip olamamaktadır.

           Devlet yetkililerimiz çevreye önem vermekte fakat çevre mühendislerinin her ne sebeptense es geçmektedir. Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın kıymetli eşleri Emine ERDOĞAN Hanımefendi'nin başlatmış olduğu Sıfır Atık projesi son derece önemlidir. Ayrıca Çevre Kanununun revize edilmiş olması da son sürdürülebilir çevre açısından son derece önemlidir. Fakat unutulmamalıdır ki: Çevre Mühendislerinin kontrolü ve denetimine başvurulmadan atılan bu adımlar başarısız olmaya mahkumdur. Kamu kurumlarında çevre mühendislerinin sayısının artırılması ve gerekli yetkilerle donatılması, her türle projenin başarılı olmasını sağlayacaktır.

           Kamu kurumlarında çevre mühendislerinin çalışma alanlarına giren birçok işte farklı mühendisler görev almaktadır. Umarım ki bu hatalarda dönülüp kamuda daha fazla çevre mühendisi çalıştırılır.



          Saygılarımla.

          #KamuyaÇevreMühendisiLazım

Manşet