28 Mart 2019 Perşembe
Bor Minerali Endüstrisi ve Atıkları
BOR ENDÜSTRİSİ VE ATIKLARI
•Bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir elementtir. Genelde, toprakta ortalama 10-20 ppm, deniz suyunda 0,5-9,6 ppm, tatlı sularda ise 0,01–1,5 ppmarasında bor bulunur.
•Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye ve ABD’nin kurak, volkanik ve hidrotermalaktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır.
•Türkiye dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 63’ne sahip olup yıllık 1,72 milyon ton boraks minerali ve bileşikleri üretimiyle ABD’den sonra dünya ölçeğindeki en büyük bor üreticisidir.
•Türkiye’deki bilinen bor rezervi 803 milyon ton olup tahmin edilen rezerv ise 2,40 ila 3,20 milyar ton arasındadır.
•Bor tabiatta serbest olarak bulunmaz. Bor elementi, doğada 150’den fazla mineralin yapısı içinde yer almasına rağmen, ekonomik anlamda bor mineralleri kalsiyum, sodyum, magnezyum elementleri ile hidrat bileşikleri halinde teşekkül etmiş olarak bulunur.
•Bor mineralleri, bünyelerinde değişik oranlarda bor oksit (B2O3) içeren mineraller olup, dünyada bor elementi kapsayan yüzlerce mineral bulunmasına rağmen ticari öneme sahip olanları çok azdır.
•Bor minerallerinden ticari değere sahip olanları; Tinkal(Boraks), Kolemanit, Uleksit, Probertit, Pandermit, Hidroborasitve Kernit’tir.
27 Mart 2019 Çarşamba
ICP OES- UV SPEKTROFOTOMETRE
ICP (INDUCTİVELY COUPLED PLASMA)
İNDÜKTİF EŞLEŞMİŞ PLAZMA
ICPKAYNAĞI (HAMLAÇ )
•İndüktifeşleşmiş plazma kaynağının temel prensibi, yüksek derişimde katyon ve buna eşdeğer derişimde elektron içeren, elektriksel olarak iletken bir gaz ortamı olan plazmada iyonlaştırılmasına dayanır.
•Bu borunun üst kısmını, yaklaşık 27 veya 41 MHz’de0,5-2 kW güç oluşturabilen bir radyo frekans jeneratörü ile beslenen su soğutmalı, indüksiyon bobini sarar. Akan argonun iyonlaşması, bir Teslabobininden bir kıvılcımla başlatılır. Oluşan iyon ve elektronlar indüksiyon bobini tarafından oluşturulan manyetik alan salınımlarıyla etkileşir.
•Bu etkileşim, düzenli bir yol içinde bobin içindeki iyon ve elektronların akmasına neden olur; iyon ve elektronların bu harekete karşı direnci sonucunda, bir ısı oluşur.
•Bu yolla oluşan plazma sıcaklığı, dıştaki kuvars silindirin termal izolasyonunu gerektirecek kadar yüksektir. Bu izolasyon, şekilde oklarla belirtildiği gibi borunun duvarlarına teğet olacak şekilde argon akışıyla sağlanır. Teğet akış, radyal olarak plazma merkezini ve içteki tüpün iç duvarlarını soğutur.
•En içteki kuvars borudan 0,3 –1,5 L/dakika’lıkargon akışıyla, şekilde gösterilen hamlaç içine numuneler taşınır.
•Numuneler argon akışı içine, uygun yöntemlerden herhangi birisiyle verilir.
•Numune enjeksiyonu için en yaygın kullanılan düzenekler, sisleştiricilerdir
•Burada numune bir argon akışıyla çaprazakışlısisleştiriciiçinde sisleştirilirve oluşan çok küçük damlacıklar plazmaya taşınır. Aerosoller, ultrasonikbir sisleştiricivasıtasıyla sıvılardan da oluşturulmaktadır.
•Kullanılan argon gazının üç temel görevi vardır.
•Bunlar:
•Plazmayı oluşturmak,
•Numuneyi sürüklemek,
•Dışarıdan geçirilerek tüplerin soğumasını sağlamaktır.
•Numune atomları, zamanla gözlenen noktaya ulaşır. Burada atomlar 4000-8000 ºK sıcaklık aralığında yaklaşık 2 mikrosaniyekalırlar.
•Bu zaman ve sıcaklıklar, alev yöntemlerinde kullanılan en sıcak alevlerde görülenden yaklaşık 2-3 kat daha büyüktür. Bunun sonucunda daha iyi bir atomlaşma olur ve çok daha az kimyasal girişim sorunu ile karşılaşılır.
•iyonlaşma girişimi etkileri çok küçük veya hiç yoktur, çünkü argonun iyonlaşmasından gelen elektron derişimi, numune bileşenlerinin iyonlaşması sonucu oluşan elektron derişiminegöre çok büyüktür
26 Mart 2019 Salı
Etkili Mülakat Teknikleri
Mülakat Teknikleri
Günümüzde iş sahibi olmanın ne kadar zor olduğunu
sanırım anlatmaya bile gerek yok. Eskiden kullanılan ekmek aslanın ağzında
deyimi bile günümüzde artık daha farklı şekilde ifade ediliyor. Her geçen gün
iş bulmanın zorlaşmasının en büyük sebebi nitelikli insanların sayısının hızla
artması. Her alanda üniversitelerin ilgili bölümlerinde her yıl yüzlerce insan
mezun olmaktadır. Mezun olan her genç iş bulmak için her yolu deniyor.
Üniversitelerden mezun olduktan sonra iş bulmak için
çeşitli yollara başvuran geçlerin önündeki en büyük sıkıntılardan biri yapılan
mülakatlar. Özel sektörün geçmişten beri uyguladığı bu yöntemi artık devlet
kurumları da uygulamaya başlamıştır. İyi yönlerinin yanında tabi kötü yönleri
de bulunmaktadır mülakatların. En kötü yönü ise malum torpil olayıdır. En basit
kadrolar için dahi iltimas kişiyi rakiplerinden haksızca öne geçirebilmektedir.
Mülakatlarda başarılı olabilmek için neler gereklidir?
1- Mesleki
Bilgilere Hâkim Olmak: Üniversiteyi bitiren her birey mesleki açıdan dersler
almakta ve çeşitli uygulamalar yapmaktadır. Fakat herkes aynı şeyleri
üniversitede almaktadır. Fark atmak için daha etkili bir bilgi birikimine gerek
olmasa da mesleki olarak temel bilgilere hakim olunmalıdır.
2- Özgüven:
Diyelim mülakata giriyoruz. Alanımızda çok iyiyiz ve hemen hemen her şeyi çok
iyi biliyoruz. Ama komisyon karşısında kendimize güvenmeden vereceğimiz
cevaplar mülakat komisyonunca beğenilmeyip olumlu değerlendirilemeyebilir. Şunu
unutmayalım ki artık bilmek kadar bilgiyi güzel sunabilmek de önemlidir.
25 Mart 2019 Pazartesi
Zorunlu Çalışma Yükümlülüğü
Milli
Eğitim Bakanlığı Zorunlu Çalışma Yükümlülüğü
Milli Eğitim Bakanlığında
çalışan zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlamamış öğretmenlerin, zorunlu
çalışmalarını erteleme işlemleri yapılmaya başlandı. Zorunlu çalışma yükümlüsü
öğretmenler mazeretlerini bildirir belgeleri ile, kadrolarının bulunduğu okullara
başvurarak zorunlu çalışmalarını erteletebilmekteler.
Zorunlu
Çalışma yükümlülüğünü erteletmeye esas mazeretler nelerdir?
2- Eş
Durumu: Zorunlu çalışma yükümlüsü öğretmenlerin eşleri herhangi
bir yerde devlet memuru, sgklı veya iş yeri sahibi olarak çalışıyorlarsa zorunlu
çalışmalarını erteletebilirler. Erteletme yapabilmek için zorunlu çalışma
yükümlüsü öğretmenler eşlerinin görev yeri belgelerini kurumlarına vermeleri
gerekmektedirler. Eşleri Sgk’lı çalışanlar ise Sgk dökümlerini son bir yıllık
olarak vermeleri gerekmektedir.
1-Sağlık
Mazereti: Sağlık mazereti de zorunlu çalışma
yükümlüsü öğretmenlerin zorunlu çalışmalarını erteletmelerine esas bir durumdur.
Kronik ve sürekli hastalığı bulunan öğretmenler raporlarını kurumlarına vererek erteletebilirler.
Zorunlu
Çalışma Yükümlülüğü Nedir?
Milli eğitim bakanlığı
öğretmenlerin çalışmalarını zorluk seviyesine göre bölgelere ayırmışlardır. Bu
bölgelerin hizmet puanları farklıdır. Özellikle imkanları düşük bölgelerin
puanları yüksek olup, zorunlu çalışma alanlarıdırlar. Fakat mazeretleri olan
öğretmenler bu bölgelerde çalışmadan tayin olmaktadırlar. Bu durumda ise
erteletme yapmaları gerekiyor zorunlu hizmetlerini.
Zorunlu
Çalışma Yükümlülüğünü Erteletme işlemi ne zamana kadar yapılmalıdır?
Zorunlu Çalışma Yükümlülüsü
öğretmenler ilk tayin döneminden önce bu yükümlülüklerini erteletmelidirler.
Akis halde re’sen bir zorunlu hizmet bölgesine atanabilirler.
Bu konuda yardım isteyen
arkadaşlar yorum kısmından ulaşabilirler.
23 Mart 2019 Cumartesi
KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ
KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ
Ekstraksiyon ve sızdırma terimleri birbirlerinin yerine
kullanılabilir ve kirleticilerin katı veya kararlı
bir matriksten akışkana taşınması işlemi olarak
tanımlanabilirler. Malzemenin kirleticileri sızdırma yeteneğine de
sızdırabilirlik denir.
Bir sızdırma testi yapmanın çeşitli nedenleri
vardır.Sızdırma testi, uygun bir karar verme süreci için temel oluşturmak için
uygulanan düzenleyici kanuni bir test olarak yürütülebilir. Bu durumda sonuçlar
daha önceden belirlenmiş standartlarla karşılaştırılır. Kararlılaştırılmış
malzeme sızdırma sonucu ya geçer ya da kalır.
Bu testler:
1. TCLP (Toksisiste Karakteristik Liç İşlemi )
2. SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )
3. MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )
TCLP ( Toksisite Karakteristik Liç İşlemi )
TCLP, arıtma teknikleri ve kararlılaştırma işlemlerinin
etkinliğinin karşılaştırılmasında yararlı bir metottur. Bu metotta sızıntı
miktarlarının standartlara uygun olup olmadığı araştırılarak zararlı olan veya
yüksek değerlere sahip olan maddeler belirlenir. TCLP, ABD’de 1986’da kabul
edilen EP zehirlilik testlerinin yerine geçmek üzere yasaların gerektirdiği bir
testtir. Belli bir atığın depolanmadan önce teknoloji bazlı arıtma
standartlarını karşılayıp karşılamadığını belirlemek için yapılır. Metot, evsel
ve endüstriyel atıkların birlikte atılmasını modellediği gibi, içermiş olduğu
işlem basamaklarına bağlı olarak atığın sahip olduğu pH’nın etkisini de
modellemektedir. Bir numunede bulunan organik kirleticilerin mobilitesini
belirler ve ortaya çıkan sızıntı suyunun "tehlikeli madde" kapsamına
girip girmeyeceğini ortaya koyar. Sızıntı suyu, numunenin asit nötrleştirme
kapasitesi temel alınarak belirlenir.
TCLP, USEPA tarafından kara atıkları kısıtlama programı
uyarınca en iyi gösterilen mümkün teknolojiler (BDAT) işlem standartlarının
halka açıklanmasında temel olarak kullanılmaktadır ve ABD’de tehlikeli atık ve
katılaştırılmış malzeme özelliklerinin belirlenmesi için uygulanması zorunlu
olan deney yöntemlerinden biridir.
Bu metotta, karalılaştırılmış malzeme 9,5 mm’den küçük
boyutlara parçalanır. Parçalanan malzeme, zayıf asetik asit ekstraksiyon
sıvısıyla karıştırılır. Sıvının sıvı katı oranı 20:1’dir. Hazırlanan karışım
Döner ekstraktörde 18 saat çalkalanır ve 0,6-0,8 mikrometre cam elyafı
filtresinden süzülür. Bu sıvı TCLP ekstraksiyonu olarak adlandırılır. Bu
ekstraksiyon sıvısı, uçucu organikler, yarı-uçucu organikler, metaller ve
pestisitler açısından analiz edilir . TCLP, EP’ye göre daha fazla organik
bileşiğin tayinini kapsar (20 solvent ve uçucu organik bileşik, 16 yarı uçucu
organik bileşik ve 2 ek pestisit). EP testindeki 14 inorganik ve organik
kimyasallar için verilen düzenleyici limitler, TCLP testinde tekrar ele alınmış
ve revize edilmiştir. Ayrıca bu testte belirlenen 38 organik kimyasal için yeni
düzenleyici limitler oluşturulmuştur (USEPA, 1989). Her iki zehirlilik testi de
atıklardaki organik ve inorganik bileşenlerin yağmur suyu etkisiyle sızmasını
simule edecek şekilde tasarlanmıştır ve her iki testte de katı örneklerden
metallerin ve organiklerin ekstrakte edilmesi için zayıf asit çözeltisi
kullanılmaktadır. EP ve TCLP zehirlilik testlerinin her ikisi de çamur ya da
katı maddedeki organik ve inorganik bileşikleri kantitatif olarak
ölçmemektedir. Atık örnekleri, 9,5 mm’lik filtreden geçecek büyüklüğe
getirilinceye kadar ufalanır. Sıvı katıdan 50 psi basınç altında 0,6 ile 0,8
µm’lik borosilikat cam-fiber filtreden süzülerek ayrılır. Atığın alkalinitesi
ve depolama kapasitesine göre TCLP için iki çeşit depolanmış asidik filtreleme
çözeltisi seçeneği sunulmuştur. İkisi de asetat depolama çözeltisidir. Çözelti
1’in pH’i 5, çözelti 2’nin pH’ı ise 3’tür. Filtreleme çözeltisi 20:1 sıvı/katı
oranında eklenir ve örnek 18 saat boyunca karıştırılır. Filtreleme çözeltisi
süzülür ve analiz edilmek üzere baştan ayrılmış olan sıvı atık ile
birleştirilir.
SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )
SPLP; USEPA’nın, asidik yağışlara maruz kalmış endüstriyel
atıkların liçini temsil etmesi amacıyla, 1994 yılında geliştirmiş olduğu bir
metottur. Metodun, özellikle asidik yağışlarla yüzey ve yeraltı sularına metal
iyonlarının liç olma potansiyellerini belirlemek için daha gerçekçi bir
yaklaşım sağladığı ifade edilmektedir.
SPLP, sıvı, toprak ve atıklardan organik ve inorganik
maddelerin liç edilebilirliği hakkında bilgi sağlamak amacıyla kullanılan ve
çalkalama yoluyla elde edilen bir ekstraksiyon sistemidir. Bu metod TCLP
prosesine benzemektedir. Fakat TCLP ile birlikte kullanılan asetik asit yerine
havadan gelen nitrik ve sülfirik oksitlerden oluşan asit yağmuruna benzer bir
ortamı oluşturmak için nitrik ve sülfirik asit kullanılmaktadır.bu deneylerde
sahanın yağmur asitliğine uygun pH seçilmelidir.
EPA 1312 Sentetik Çöktürme Süzme İşleminin (SPLP) temel
amacı, asit yağmurlarının neden olduğu asitli ortamlardaki atık maddelerde
bulunan inorganik fazların mobilitesini belirlemektir. pH oranı düzenlenmiş
ekstraksiyon sıvısı, reaktif suyuna 60/40 oranında sülfürik asit / nitrik asit
karışımı eklenmesiyle elde edilir. pH değeri, Mississippi Nehri'nin doğusunda
bulunan ağır sanayi bölgelerinde ya da Mississippi Nehri'nin batısında bulunan
az sanayileşmiş bölgelerde beklenen asit yağmuruyla karşılaştırılabilecek bir
seviyeye düzenlenir.
SPLP yönteminde katı
miktarının yüzdesinin belirlenmesi TCLP yönteminde olduğu gibi numunenin
ekstraksiyon işleminden önce yapılmaktadır
Başlangıç numunesi hazırlama işlemi, numunenin, %80'lik
kısmının 9,5 mm elekten geçirilene kadar küçültülmesini içerir. sıvı/katı oranı
20 olacak şekilde uygun miktarda ayarlanan atık temsili bir numune kabın içinde
tartılır ve katı maddenin 20 katına eşit ağırlıktaki bir ekstraksiyon sıvısı
yardımıyla çıkarılır. ağırlıkça 60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3
çözeltisiyle pH’sı 4.20±0.05’e ayarlanmış olan ekstraksiyon çözeltisiyle
karıştırılır. Ekstraksiyondan hemen sonra numune 18 saat boyunca aralıksız
yuvarlanır. Ardından, sızıntı suyu 0,6 - 0,8 µm cam elyaf filtreden geçirilerek
katı fazdan ayrıştırılır. Her iki faz da analiz edilir.
MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )
USEPA, katı atıkların atıldıkları ortamlarda, mevsimsel
değişimlere bağlı olarak defalarca donma-çözünme gibi etkilerini ortaya koymak
amacıyla 1986 yılında farklı bir test metodu daha geliştirmiştir. MEP (Multiple
Extraction Procedure; Çoklu Ekstraksiyon İşlemi) olarak bilinen bu metot, uzun
süreli asidik yağışlara, donma ve erime gibi durumlara maruz kalmış atıklara
uygulanan ve ardışık ekstraksiyonları içeren bir yöntemdir.
Metotta, asidik yağışları modellemek amacıyla ağırlıkça
60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3 karışımıyla pH’sı 3±0.2’ye ayarlanmış
ektraksiyon çözeltisi kullanılmaktadır. Sıvı/katı oranı 20 olan atık- çözelti
karışımı, 20-40°C aralığındaki sıcaklıkta 24 saat süreyle temas ettirilir. Her
24 saat sonunda karışım santrifüjlenerek ayrılır ve süzüntüde pH ve metal iyon
analizleri yapılır. Metodun birinci basamağında pH’sı 5 olan asetik asit
çözeltisi kullanılır ve ekstraksiyon periyodu boyunca 0.5 N asetik asit
çözeltisi kullanılarak pH 5’de tutulur. Daha sonraki basamaklarda ise pH’sı
3±0.2’ye ayarlanmış ektraksiyon çözeltisi kullanılır. Bu işlem ardışık olarak
dokuz kez tekrarlanır ve dokuzuncu ekstraksiyon sonrasında herhangi bir
bileşenin konsantrasyonu 7 ve 8. ekstraksiyonda bulunanlardan yüksek ise
ekstraksiyon işlemi konsantrasyon artışı duruncaya kadar devam ettirilir.
14 Mart 2019 Perşembe
Geleceğin Enerjisi Ay'da Saklı
Ay Geleceğin Yeni Enerji Kaynağı mı Olacak?
Hayatı kolaylaştıran birçok iş ve işlemi yapabilmek için
insanlar enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Genel anlamıyla hareket ettiren güç
olarak da tanımlanabilecek olan enerji insan hayatı için vazgeçilmez bir
unsurdur. Ev ve iş yerlerinde gerek aydınlanma gerek güçten kazanma konularında
inanlara yardımcı olan her şeyde enerjiden faydalanılmaktadır. Isı ve ışık
kaynağı olarak, ulaşımı kolaylaştırmak için kullanılan her türlü vasıtanın
hareket etmesinde , fabrikalardaki robotların ve makineların çalışmasında
enerji çeşitlerinden faydalanılır.
Enerji Kaynakları Tükeniyor…
Evet enerji hayatımızı kolaylaştıran her alanda
kullanılıyor. Peki enerji sonsuz mudur? Enerji belki sonsuz olabilir ama enerji
kaynakları gün geçtikçe tükenmektedir. Örneğin fosil yakıtlar… uğruna can
alınan can verilen fosil yakıtlar tükeniyor büyük bir hızla. Petrol kullanımı
dünyada hızla artmakta. Petrol kullanımını gerektiren alet ve makinalar hızla
artmakta. Özellikle otomobil kullanımı petrol kullanımını büyük oranda
artırmaktadır. Yenilenemeyen bir enerji kaynağı olan petrol ve türevleri hızla
tükenmekte. Peki tükenirse petrol ne olur? İnsanlar yeni enerji kaynaklarına
yönelirler. Peki yeni enerji kaynakları bulmak kolay mıdır? Bence pek de kolay
değil, çünkü gelişmiş olan dünyamızda artık denenmemiş bir şey kalmadı
denilebilir. Fakat çare bitmez insanoğlunda. Şimdi bana ilginç ve tehlikeli
gelen bu konudan bahsedeceğim..
Ay Yeni Bir Enerji Kaynağı Mı Olacak?
Bilimciler petrol gibi fosil yakıtların tükenmesinden
dolayı dünyaya yeni enerji kaynağı bulmanın peşine düştüler. Yapılan
araştırmalar sonucunda ayda bulunan bazı elementlerin enerji kaynağı olarak
kullanılabileceğini ileri sürdürler. Özellikle Hindistanlı ve Amerikalı
bilimcilerin çalışmaları sonucunda Ayda bulunan Helyum elementinin izotopu olan
Helyum 3 elementinin, yüksek enerjiye sahip bir element olduğunu saptadılar. Ayda
yüzeyinde toz şeklinde bulunduğu söylenen bu elementin bol miktarda olduğu da
tespit edilmiş. Ayrıca Amerikalı araştırmacı Lawrence Taylor: Aydan getirilecek 25 ton
Helyumun Amerika’nın 25 yıllık elektrik enerjisini karşılayabileceğini
söylemektedir.
13 Mart 2019 Çarşamba
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına Gider...
Bir Hasan Ali TOPTAŞ romanı...
Kitap okumayı sevmediğini iddia edenler bence bu kitabı okumalı. Evet kitap okumak herkes için zevkli olmayabilir ama bu kitap başka... Okumayı sevmeyenlere sevdirecek bir kitap.
Kitapta kahraman Denizli Ankara arasında mekik dokumaktadır. Denizli'de bulunan babasının hastalığı gün geçtikçe ilerlemekte ve her geçen gün ilerleyen hastalıkla daha da hüzünlü bir hal almaktadır. Roman kahramanımız ise babasının bu durumuna çok üzülmekte ve sürekli olarak ziyaret etmektedir.
Ankara'da yaşayan kahraman babasını ve ailesini çok sevmekte, hastalığıyla birlikte sürekli babası ile geçmişte olan anılarını yad etmektedir. Babasının ölümüne kadar geçen bu süreçte okuyucuyu da etkilemekte ve göz yaşlarına boğmaktadır.
Baba Aziz bey ise tam bir anadolu erkeğini yansıtmaktadır. öyle ki koltuk değneğiyle bile yolda kalmış arabaya yardım etmek istemektedir.
Güzel bir dille anlatılan bu roman gerçekten okunması gereken romanların başında gelmelidir.
Kitabı okurken göz yaşlarınızı tutamayacaksınız...
Nitrifikasyon ve Denitrifikasyon
NİTRİFİKASYON VE DENİTRİFİKASYON
Nitrifikasyon
Nitrifikasyon, atıksuda mevcut
amonyum (NH4) iyonlarının bakteriler tarafından önce nitrite sonra
da nitrat iyonlarına dönüştürülmesidir. Amonyağı nitrite oksitleyen bakteri
türleri Nitrosomonos ve Nitrosococcus olarak bilinmektedir. İlk
basamakta nitrite (NO2) oksitlenen amonyum iyonları, ikinci
basamakta Nitrobakter ile nitrata (NO3) dönüştürülür. (Öztürk, )
Nitrifikasyon enerji
üreten iki basamaklı bir prosestir.
Nitroso-bakteriler:
2NH4+
+ 3O2→ 2NO2-
+ 4H+ + 2H2O
Nitro-bakteriler:
2NO2-
+ O2→ 2NO3-
Toplam oksidasyon reaksiyonu:
NH4+
+ 2O2→ NO3-
+ 2H+ + H2O
Yukarıdaki toplam
oksidasyon reaksiyonu esas alındığında Amonyum nitrite dönüşümü için 3,43 g O2/g
ve nitritin nitrata dönüşümü için 1,14 g O2/g oksitlenmiş NO2
gerekli olup amonyumun tam oksidasyonu için gerekli oksijen 4.57 g O2/g
oksitlenmiş N’dır. Sentez göz önüne alındığında gerekli olan oksijen ihtiyacı
4,57 g O2/g N’den daha azdır. Oksidasyona ilaveten oksijen
karbondioksit ve azotun hücre kütlesine bağlanmasından elde edilmektedir.
Hücre dokusu ihmal
edildiğinde, yukarıdaki toplam reaksiyonu yürütmek için ihtiyaç duyulan
alkalinite miktarı aşağıdaki denklem yazılarak hesaplanabilir.
NH4+
+ 2HCO3- + 2O2 → NO3- +
2CO2 + 3H2O
Yukarıdaki denkleme göre
dönüştürülen amonyum azotu gramı başını CaCO3 olarak 7,14 g
alkaliniteye ihtiyaç olacaktır.
Elde edilen enerji ile
beraber amonyumun bir kısmı hücre dokusuna asimile edilmektedir. Biyokütke
sentez reaksiyonu aşağıdaki gibi ifade edilebilir.
4CO2
+ HCO3- + NH4+ + H2O → C5H7O2N
+ 5O2
C5H7O2N
kimyasal formülü sentezlenmiş bakteri hücrelerini ifade etmektedir. Hücre
asimilasyonu da dikkate alındığında dönüştürülen amonyum azotu gramı başına
4,25 g O2 kullanılmakta, 0,16 g yeni hücre üretilmekte, CaCO3
olarak 7,07 g alkalinite giderilmekte ve yeni hücrelerin oluşumunda 0,08 g
inorganik karbon kullanılmaktadır (Metcalf ve Eddy, 2003).
11 Mart 2019 Pazartesi
AZOT DÖNÜŞÜMLERİ
BİYOLOJİK ARITIMDA AZOT DÖNÜŞÜMLERİ
Atıksudan azot giderimi için kullanılan en yaygın iki metot fiziksel ve biyolojik metottur. Izgaradan geçirme ve çökelme askıda katılara bağlı olan organik azotu giderecek fiziksel yöntemdir. Katı madde giderimleri bazı nutrientleri giderebilirken çözülebilir azotun büyük fraksiyonunu içeren nutrientlerin çoğu giderilemez. Atıksu arıtımında biyolojik azot giderimini doğrudan içeren üç temel biyolojik proses amonifikasyon, nitrifikasyon ve denitrifikasyondur (Whichard, 2001). Biyolojik arıtımda biyolojik azot dönüşümleri Şekil 2.1’de verilmiştir.
Şekil
2.1. Biyolojik arıtmada azotun dönüşümleri
(Metcalf ve Eddy, 2003)
Azot Asimilasyonu:
Heterotrofik ve ototrofik organizmalar NH4+
ve NO3-‘ı alarak assimilasyon (hücre sentezi) için
kullanır. Mikroorganizmalar her ne kadar NO3-‘ı
asimilasyon için kullansa da, nitratı önce amonyuma dönüştürür ve daha sonra
hücre sentezi (protein sentezi) için kullanır. Atıksu
arıtım tesislerinde hücre sentezi için azotun giderilmesi nedeniyle bir miktar
azot giderimi mümkün olur. Bitki ve alg hücreleri azotu amonyum şeklinde tercih
eder. Bu nedenle NH4+ bazlı gübreler NO3-
bazlı gübrelere tercih edilir (Bitton, 1994; URL1).
Azotun bu asimilasyonu çözülebilir
fazdan azotun net bir kaybını meydana getirmesine rağmen giderim sağlayan
azotun temel dönüşümlerinden biri değildir. Azotun giderimini ihtiva eden çoğu
evsel ve yüksek kuvvetli tarımsal atıksularda, bakteriler büyüme için ihtiyaç
duyduğu azotu kullandıktan sonra geriye kalan miktar hala yeterince yüksektir
(Whichard, 2001).
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)