Ve Sen Kuş Olur Gidersin
Dili oldukça sade ve akıcı bir kitap. Bir solukta okunabilecek bir kitap olduğunu belirterek başlamak istiyorum okuma fırsatı bulduğum bu kitabın yorumuna. Sıkıcı olduğunu düşünerek okumaya başlamıştım. Sayfalar ilerledikçe yanıldığımı fark ettim. Kitabın akıcılığını ve anlatımın sadeliğini sayfalar geçtikçe fark ettim. Birçok aforizmanın olduğu kitabın önsözünde Tarık Tufan şu sözlerle karşılıyor okuyanlarını: ' Önceden söyleyebilecek bir sözüm yok... Söylenmesi gereken ne varsa söylemeye çalıştım. bu benim gibi biri için çok kolay değil. Bir çırpıda anlatmaya çalıştım her şeyi. durup düşünürsem anlatmaktan vazgeçebilirdim. Bazı şeyleri anlatmaktan ötürü de pişman olacağımın farkındayım. İnsan, duyguların apaçık bir biçimde başkalarınca bilinmesini istemez sonuçta. Bir öykü kahramanı omanın rahatlığına bırakıyorum kendimi.'
Tarık TUFAN' bir öykü kahramanı olmanın rahatlığına bırakarak oluşturduğu bu uzun hikayede, her şey çok güzel iken zamanla kötüye ilerleyişi ve sonrasında tekrar baharın geldiğini işliyor. Hayat bu, zaten böyle değil midir her zaman? Ne hep kış ne de hep bahar. Her baharın arkasında gizlenmiş bir çığ kütlesi, her çığ kütlesini eriten kor bir güneş yok mudur zaten? Yazar hikayesinde kahramanın dram dolu hayatını güzel günlere kavuşturarak sonlandırıyor. Kahraman kuş kafesleri yapan bir ustanın yanında çırak olarak işe girer ve kendi yaşamındaki zorlukları hatırlayarak kafeslerde kuşların kaçabileceği bir yol bırakır. Kimi yerlerinde gözlerinizin yaşaracağı bu eseri okumak eminim ki herkese bir şeyler katacaktır kendi hayatınızdan kesitler bulamasanız bile.
'Susuyor Olmam, Acı Çekmediğim Anlamına Gelmez.' cümlesi ile bitiyor kitap.
'Bil ki ey sevgili!
Ben seni aklımdan hiç çıkarmadım;
ben sadece aklımı çıkardım.
Ve böyle bilsin bütün dünya,
ben aklımı senin ramına değil,
senin uğruna senden çıkardım.
Dücane Cündioğlu
14 Temmuz 2019 Pazar
7 Mayıs 2019 Salı
IŞIK HIZI
Işık hızı
nedir?
Güneş ışığı dünyamıza 8,3 dk’da ulaşmaktadır.
Bu demek oluyor ki Güneşe baktığımızda biz Güneşin 8,3 dk önceki halini
görüyoruz.
Bunu şöyle açıklayabiliriz: Görme eylemi odaklandığımız cisimden yansıyan
ışınların göz merceğimize düşmesi ile gerçekleştiğinden o an baktığımız cisim
ile aramızdaki mesafe ışık hızı ile alınarak gözümüze ulaşır. Bu mesafe ışık
hızı ile ne kadar sürede alınıyorsa biz o cismin o kadar süre önceki halini
görüyor oluruz.
Mesafe (x) = Hız (V) × Zaman (t) Formülü ile bu kolaylıkla anlaşılabilir.
Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık
yaklaşık 150.000.000 km’dir. (x=150.000.000 km)
Işık hızı ise yaklaşık 300.000 km/sn (V=300.000 km/sn)
150.000.000 km = 300.000 km/sn × Zaman (t)
Buradan: Zaman (t) = 500 sn yani 8,3 dk çıkmaktadır.
Işık Hızına Ulaşmak Mümkün Mü?
İsviçre CERN Nükleer Araştırma Merkezi |
Işık hızına ulaşmak için öncelikle
sürtünmelerin olmadığı bir boşluk olmalıdır. Çünkü ortam yoğunluğu ne kadar
artarsa ışık hızı o kadar düşecektir. Işık hızına ulaşmak şuan için mümkün görülmemekte.
Bunun üzerine İsviçre’de kurulan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) 100 km çaplı parçacık hızlandırıcı düzeneği ile parçacıkları ışık hızına ulaştırmaya çalışmaktadır. Bu çalışmalarda ışık hızına
çok yaklaşılmıştır.
Einstein’ın ünlü teoremine göre
E=mc2 formülünde kütlesi olan hiçbir şeyin ışık hızına
ulaşamayacağını göstermektedir.
E: Enerji
m: Kütle
c: Işık Hızı Sabiti
Farklı bir konu olan Einstein'in 1905 yılında Nobel Ödülü kazandığı Özel Görelilik Kuramı (İzafiyet Teorisi) da bu formülle açıklamaktadır. Özel Görelilik Kuramı, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade etmektedir. Yani uzay ve zaman gözlemciye bağlı olarak farklı algılanabilir.
18 Nisan 2019 Perşembe
Alüminyum Üretimi
Alüminyum Üretimi ve Atıkları
Saf alüminyum, hafif
mavimsi beyaz bir metaldir ve Al ile sembolize edilmektedir.
Alüminyum üretim
miktarı açısından demirden sonra ikinci sırayı alır. Alüminyum, hafifliği,
kolay işlenebilirliği, iletken olması, sağlamlığı ve korozyondan etkilenmemesi
gibi diğer metallere göre sahip olduğu avantajlar sebebiyle pek çok alanda
tercih edilen bir metaldir. Saf olarak kullanıldığı gibi, alaşım olarak da
kullanılabilmektedir. Sıcak çekilmeyi azaltmak, korozyona olan direnci,
akışkanlığı, işlenebilme ve kaynak edilebilme özelliklerini arttırmak amacı ile
alüminyuma çok fazla alaşım elementleri eklenebilmektedir.
Kullanım
Alanları ve Önemi
Alüminyum
metali çok genç bir metal olmasına karşın günlük hayatımızın her alanına
girmiştir. Alüminyum, esnek, çok yönlü ve yeniden değerlendirilebilme
yeteneğinden ötürü enerji tüketen değil enerji depolayan bir metaldir. Bu
özellikleri işlevselliği, ekonomikliği ve kolay işlenebilirliği ile kombine
edildiğinde bugün ve gelecek için birçok ürünün alüminyum metalinden ve
alüminyum alaşımlarından üretilmesi mümkündür.
Bununla
birlikte çevre açısından bakıldığında hafifliği nedeni ile başka taşımacılık
olmak üzere birçok endüstriyel uygulamada enerji tüketiminin azalmasına yol
açar. Enerji tüketiminin azalması, aynı zamanda enerji üretim süreçlerinde
oluşan CO2 salınımında azalması anlamına gelir.
Alüminyum,
mühendisler kadar tasarımcıların da gözdesi olan bir metaldir. Bununla birlikte
düzgün, estetik ve zarif görünüşü ile cep telefonları ve bilgisayarlar da dâhil
olmak üzere birçok ürün için aranan bir malzeme olmaktadır.
11 Nisan 2019 Perşembe
Mesleklerin iş Bulma Oranları
Mesleklerin İş Bulma Oranları
Ülkemizde ve dünyada lise eğitimini tamamlayan insanlar meslek edinmek amacıyla arklı alanlarda kendilerini geliştirmeye başlarlar. Meslek edinmek için açılan eğitim kurumlarının başında üniversiteler gelmektedir. Üniversitelerde okutulan bölümlerde mezun olunca insanlar farklı alanlarda uzmanlaşarak sosyal hayatta iş ararlar. Fakat üniversitelerde okutulan her bölümden mezun olan insanlar hemen iş bulamayabilir..
İşte İş Bulma Oranı En Yüksek olan Meslekler;
1- Veteriner Hekimlik; Ülkemizde çok fazla talep edilen bir bölüm olmasa da Veteriner Hekimlik iş bulma açısından son derece kolay bölümlerden birisidir. Hayvanlarla ilgilenmeyi seven gençlerin tercih etmelerinde fayda olduğunu düşünüyorum, zira yapılan araştırmalara göre ülkemizde veteriner fakültesinden mezun olanların yüzde 80,1'i iş bulmuştur ve bu çok önemli bir orandır. Beş yıl eğitim veren veteriner fakültesinin okumak belki biraz zor ama okuduktan sonra iş bulma oranı oldukça yüksek.
2- Mühendislik : Üniversitelerin hemen hemen hepsinde mühendislik fakülteleri ve bunların farklı bölümleri mevcuttur. Mühendislik fakültesini bitirince mühendis olmak her gencin hayali olabilir ama her isteyen hemen mühendis olamayabilir. İstihdam açısından büyük yüzde 79'luk bir istihdam oranına sahip olan mühendislik sektörünün bazı bölümleri ülkemizde gereken değeri görmemektedir. Genel olarak bakıldığında bu sektörün istihdam oranı da çok yüksektir.
3- Sağlık Hizmetleri; Vazgeçilmez bir sektör olan sağlık sektörüne hizmet eden yüz binlerce insan var. Son yıllarda ülkemizin atılım yaptığı sağlık sektörü her geçen yıl hızla büyümekte ve bu büyümeye bağlı olarak istihdam oranını artırmaktadır. Ülkemizde yüzde 75,4'lük bir istihdam oranına sahip olan sağlık hizmetleri sektöründe çalışmak isteyen insan sayısı da azımsanmayacak derecededir.
4- Hukuk; insanların huzur ve sükun içindende yaşamaları için gerekli olan hukuk sistemini yürütme işi hukukçulara düşmektedir. Yüzde 74,4 lük istihdam oranına sahip olan bu sektörün önceleri ise avukatlıktır. Hakim, savcı, avukat gibi unvanlara sahip olan hukukçular ülkemizde yoğun şekilde çalışmakta ve iş bulmakta çok fazla güçlük çekmemektedirler.
28 Mart 2019 Perşembe
Bor Minerali Endüstrisi ve Atıkları
BOR ENDÜSTRİSİ VE ATIKLARI
•Bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir elementtir. Genelde, toprakta ortalama 10-20 ppm, deniz suyunda 0,5-9,6 ppm, tatlı sularda ise 0,01–1,5 ppmarasında bor bulunur.
•Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye ve ABD’nin kurak, volkanik ve hidrotermalaktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır.
•Türkiye dünya bor rezervlerinin yaklaşık % 63’ne sahip olup yıllık 1,72 milyon ton boraks minerali ve bileşikleri üretimiyle ABD’den sonra dünya ölçeğindeki en büyük bor üreticisidir.
•Türkiye’deki bilinen bor rezervi 803 milyon ton olup tahmin edilen rezerv ise 2,40 ila 3,20 milyar ton arasındadır.
•Bor tabiatta serbest olarak bulunmaz. Bor elementi, doğada 150’den fazla mineralin yapısı içinde yer almasına rağmen, ekonomik anlamda bor mineralleri kalsiyum, sodyum, magnezyum elementleri ile hidrat bileşikleri halinde teşekkül etmiş olarak bulunur.
•Bor mineralleri, bünyelerinde değişik oranlarda bor oksit (B2O3) içeren mineraller olup, dünyada bor elementi kapsayan yüzlerce mineral bulunmasına rağmen ticari öneme sahip olanları çok azdır.
•Bor minerallerinden ticari değere sahip olanları; Tinkal(Boraks), Kolemanit, Uleksit, Probertit, Pandermit, Hidroborasitve Kernit’tir.
27 Mart 2019 Çarşamba
ICP OES- UV SPEKTROFOTOMETRE
ICP (INDUCTİVELY COUPLED PLASMA)
İNDÜKTİF EŞLEŞMİŞ PLAZMA
ICPKAYNAĞI (HAMLAÇ )
•İndüktifeşleşmiş plazma kaynağının temel prensibi, yüksek derişimde katyon ve buna eşdeğer derişimde elektron içeren, elektriksel olarak iletken bir gaz ortamı olan plazmada iyonlaştırılmasına dayanır.
•Bu borunun üst kısmını, yaklaşık 27 veya 41 MHz’de0,5-2 kW güç oluşturabilen bir radyo frekans jeneratörü ile beslenen su soğutmalı, indüksiyon bobini sarar. Akan argonun iyonlaşması, bir Teslabobininden bir kıvılcımla başlatılır. Oluşan iyon ve elektronlar indüksiyon bobini tarafından oluşturulan manyetik alan salınımlarıyla etkileşir.
•Bu etkileşim, düzenli bir yol içinde bobin içindeki iyon ve elektronların akmasına neden olur; iyon ve elektronların bu harekete karşı direnci sonucunda, bir ısı oluşur.
•Bu yolla oluşan plazma sıcaklığı, dıştaki kuvars silindirin termal izolasyonunu gerektirecek kadar yüksektir. Bu izolasyon, şekilde oklarla belirtildiği gibi borunun duvarlarına teğet olacak şekilde argon akışıyla sağlanır. Teğet akış, radyal olarak plazma merkezini ve içteki tüpün iç duvarlarını soğutur.
•En içteki kuvars borudan 0,3 –1,5 L/dakika’lıkargon akışıyla, şekilde gösterilen hamlaç içine numuneler taşınır.
•Numuneler argon akışı içine, uygun yöntemlerden herhangi birisiyle verilir.
•Numune enjeksiyonu için en yaygın kullanılan düzenekler, sisleştiricilerdir
•Burada numune bir argon akışıyla çaprazakışlısisleştiriciiçinde sisleştirilirve oluşan çok küçük damlacıklar plazmaya taşınır. Aerosoller, ultrasonikbir sisleştiricivasıtasıyla sıvılardan da oluşturulmaktadır.
•Kullanılan argon gazının üç temel görevi vardır.
•Bunlar:
•Plazmayı oluşturmak,
•Numuneyi sürüklemek,
•Dışarıdan geçirilerek tüplerin soğumasını sağlamaktır.
•Numune atomları, zamanla gözlenen noktaya ulaşır. Burada atomlar 4000-8000 ºK sıcaklık aralığında yaklaşık 2 mikrosaniyekalırlar.
•Bu zaman ve sıcaklıklar, alev yöntemlerinde kullanılan en sıcak alevlerde görülenden yaklaşık 2-3 kat daha büyüktür. Bunun sonucunda daha iyi bir atomlaşma olur ve çok daha az kimyasal girişim sorunu ile karşılaşılır.
•iyonlaşma girişimi etkileri çok küçük veya hiç yoktur, çünkü argonun iyonlaşmasından gelen elektron derişimi, numune bileşenlerinin iyonlaşması sonucu oluşan elektron derişiminegöre çok büyüktür
26 Mart 2019 Salı
Etkili Mülakat Teknikleri
Mülakat Teknikleri
Günümüzde iş sahibi olmanın ne kadar zor olduğunu
sanırım anlatmaya bile gerek yok. Eskiden kullanılan ekmek aslanın ağzında
deyimi bile günümüzde artık daha farklı şekilde ifade ediliyor. Her geçen gün
iş bulmanın zorlaşmasının en büyük sebebi nitelikli insanların sayısının hızla
artması. Her alanda üniversitelerin ilgili bölümlerinde her yıl yüzlerce insan
mezun olmaktadır. Mezun olan her genç iş bulmak için her yolu deniyor.
Üniversitelerden mezun olduktan sonra iş bulmak için
çeşitli yollara başvuran geçlerin önündeki en büyük sıkıntılardan biri yapılan
mülakatlar. Özel sektörün geçmişten beri uyguladığı bu yöntemi artık devlet
kurumları da uygulamaya başlamıştır. İyi yönlerinin yanında tabi kötü yönleri
de bulunmaktadır mülakatların. En kötü yönü ise malum torpil olayıdır. En basit
kadrolar için dahi iltimas kişiyi rakiplerinden haksızca öne geçirebilmektedir.
Mülakatlarda başarılı olabilmek için neler gereklidir?
1- Mesleki
Bilgilere Hâkim Olmak: Üniversiteyi bitiren her birey mesleki açıdan dersler
almakta ve çeşitli uygulamalar yapmaktadır. Fakat herkes aynı şeyleri
üniversitede almaktadır. Fark atmak için daha etkili bir bilgi birikimine gerek
olmasa da mesleki olarak temel bilgilere hakim olunmalıdır.
2- Özgüven:
Diyelim mülakata giriyoruz. Alanımızda çok iyiyiz ve hemen hemen her şeyi çok
iyi biliyoruz. Ama komisyon karşısında kendimize güvenmeden vereceğimiz
cevaplar mülakat komisyonunca beğenilmeyip olumlu değerlendirilemeyebilir. Şunu
unutmayalım ki artık bilmek kadar bilgiyi güzel sunabilmek de önemlidir.
25 Mart 2019 Pazartesi
Zorunlu Çalışma Yükümlülüğü
Milli
Eğitim Bakanlığı Zorunlu Çalışma Yükümlülüğü
Milli Eğitim Bakanlığında
çalışan zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlamamış öğretmenlerin, zorunlu
çalışmalarını erteleme işlemleri yapılmaya başlandı. Zorunlu çalışma yükümlüsü
öğretmenler mazeretlerini bildirir belgeleri ile, kadrolarının bulunduğu okullara
başvurarak zorunlu çalışmalarını erteletebilmekteler.
Zorunlu
Çalışma yükümlülüğünü erteletmeye esas mazeretler nelerdir?
2- Eş
Durumu: Zorunlu çalışma yükümlüsü öğretmenlerin eşleri herhangi
bir yerde devlet memuru, sgklı veya iş yeri sahibi olarak çalışıyorlarsa zorunlu
çalışmalarını erteletebilirler. Erteletme yapabilmek için zorunlu çalışma
yükümlüsü öğretmenler eşlerinin görev yeri belgelerini kurumlarına vermeleri
gerekmektedirler. Eşleri Sgk’lı çalışanlar ise Sgk dökümlerini son bir yıllık
olarak vermeleri gerekmektedir.
1-Sağlık
Mazereti: Sağlık mazereti de zorunlu çalışma
yükümlüsü öğretmenlerin zorunlu çalışmalarını erteletmelerine esas bir durumdur.
Kronik ve sürekli hastalığı bulunan öğretmenler raporlarını kurumlarına vererek erteletebilirler.
Zorunlu
Çalışma Yükümlülüğü Nedir?
Milli eğitim bakanlığı
öğretmenlerin çalışmalarını zorluk seviyesine göre bölgelere ayırmışlardır. Bu
bölgelerin hizmet puanları farklıdır. Özellikle imkanları düşük bölgelerin
puanları yüksek olup, zorunlu çalışma alanlarıdırlar. Fakat mazeretleri olan
öğretmenler bu bölgelerde çalışmadan tayin olmaktadırlar. Bu durumda ise
erteletme yapmaları gerekiyor zorunlu hizmetlerini.
Zorunlu
Çalışma Yükümlülüğünü Erteletme işlemi ne zamana kadar yapılmalıdır?
Zorunlu Çalışma Yükümlülüsü
öğretmenler ilk tayin döneminden önce bu yükümlülüklerini erteletmelidirler.
Akis halde re’sen bir zorunlu hizmet bölgesine atanabilirler.
Bu konuda yardım isteyen
arkadaşlar yorum kısmından ulaşabilirler.
23 Mart 2019 Cumartesi
KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ
KATI ATIKLARIN KİRLİLİK POTANSİYELİNİ BELİRLEME TESTLERİ
Ekstraksiyon ve sızdırma terimleri birbirlerinin yerine
kullanılabilir ve kirleticilerin katı veya kararlı
bir matriksten akışkana taşınması işlemi olarak
tanımlanabilirler. Malzemenin kirleticileri sızdırma yeteneğine de
sızdırabilirlik denir.
Bir sızdırma testi yapmanın çeşitli nedenleri
vardır.Sızdırma testi, uygun bir karar verme süreci için temel oluşturmak için
uygulanan düzenleyici kanuni bir test olarak yürütülebilir. Bu durumda sonuçlar
daha önceden belirlenmiş standartlarla karşılaştırılır. Kararlılaştırılmış
malzeme sızdırma sonucu ya geçer ya da kalır.
Bu testler:
1. TCLP (Toksisiste Karakteristik Liç İşlemi )
2. SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )
3. MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )
TCLP ( Toksisite Karakteristik Liç İşlemi )
TCLP, arıtma teknikleri ve kararlılaştırma işlemlerinin
etkinliğinin karşılaştırılmasında yararlı bir metottur. Bu metotta sızıntı
miktarlarının standartlara uygun olup olmadığı araştırılarak zararlı olan veya
yüksek değerlere sahip olan maddeler belirlenir. TCLP, ABD’de 1986’da kabul
edilen EP zehirlilik testlerinin yerine geçmek üzere yasaların gerektirdiği bir
testtir. Belli bir atığın depolanmadan önce teknoloji bazlı arıtma
standartlarını karşılayıp karşılamadığını belirlemek için yapılır. Metot, evsel
ve endüstriyel atıkların birlikte atılmasını modellediği gibi, içermiş olduğu
işlem basamaklarına bağlı olarak atığın sahip olduğu pH’nın etkisini de
modellemektedir. Bir numunede bulunan organik kirleticilerin mobilitesini
belirler ve ortaya çıkan sızıntı suyunun "tehlikeli madde" kapsamına
girip girmeyeceğini ortaya koyar. Sızıntı suyu, numunenin asit nötrleştirme
kapasitesi temel alınarak belirlenir.
TCLP, USEPA tarafından kara atıkları kısıtlama programı
uyarınca en iyi gösterilen mümkün teknolojiler (BDAT) işlem standartlarının
halka açıklanmasında temel olarak kullanılmaktadır ve ABD’de tehlikeli atık ve
katılaştırılmış malzeme özelliklerinin belirlenmesi için uygulanması zorunlu
olan deney yöntemlerinden biridir.
Bu metotta, karalılaştırılmış malzeme 9,5 mm’den küçük
boyutlara parçalanır. Parçalanan malzeme, zayıf asetik asit ekstraksiyon
sıvısıyla karıştırılır. Sıvının sıvı katı oranı 20:1’dir. Hazırlanan karışım
Döner ekstraktörde 18 saat çalkalanır ve 0,6-0,8 mikrometre cam elyafı
filtresinden süzülür. Bu sıvı TCLP ekstraksiyonu olarak adlandırılır. Bu
ekstraksiyon sıvısı, uçucu organikler, yarı-uçucu organikler, metaller ve
pestisitler açısından analiz edilir . TCLP, EP’ye göre daha fazla organik
bileşiğin tayinini kapsar (20 solvent ve uçucu organik bileşik, 16 yarı uçucu
organik bileşik ve 2 ek pestisit). EP testindeki 14 inorganik ve organik
kimyasallar için verilen düzenleyici limitler, TCLP testinde tekrar ele alınmış
ve revize edilmiştir. Ayrıca bu testte belirlenen 38 organik kimyasal için yeni
düzenleyici limitler oluşturulmuştur (USEPA, 1989). Her iki zehirlilik testi de
atıklardaki organik ve inorganik bileşenlerin yağmur suyu etkisiyle sızmasını
simule edecek şekilde tasarlanmıştır ve her iki testte de katı örneklerden
metallerin ve organiklerin ekstrakte edilmesi için zayıf asit çözeltisi
kullanılmaktadır. EP ve TCLP zehirlilik testlerinin her ikisi de çamur ya da
katı maddedeki organik ve inorganik bileşikleri kantitatif olarak
ölçmemektedir. Atık örnekleri, 9,5 mm’lik filtreden geçecek büyüklüğe
getirilinceye kadar ufalanır. Sıvı katıdan 50 psi basınç altında 0,6 ile 0,8
µm’lik borosilikat cam-fiber filtreden süzülerek ayrılır. Atığın alkalinitesi
ve depolama kapasitesine göre TCLP için iki çeşit depolanmış asidik filtreleme
çözeltisi seçeneği sunulmuştur. İkisi de asetat depolama çözeltisidir. Çözelti
1’in pH’i 5, çözelti 2’nin pH’ı ise 3’tür. Filtreleme çözeltisi 20:1 sıvı/katı
oranında eklenir ve örnek 18 saat boyunca karıştırılır. Filtreleme çözeltisi
süzülür ve analiz edilmek üzere baştan ayrılmış olan sıvı atık ile
birleştirilir.
SPLP (Sentetik Yağış Liç İşlemi )
SPLP; USEPA’nın, asidik yağışlara maruz kalmış endüstriyel
atıkların liçini temsil etmesi amacıyla, 1994 yılında geliştirmiş olduğu bir
metottur. Metodun, özellikle asidik yağışlarla yüzey ve yeraltı sularına metal
iyonlarının liç olma potansiyellerini belirlemek için daha gerçekçi bir
yaklaşım sağladığı ifade edilmektedir.
SPLP, sıvı, toprak ve atıklardan organik ve inorganik
maddelerin liç edilebilirliği hakkında bilgi sağlamak amacıyla kullanılan ve
çalkalama yoluyla elde edilen bir ekstraksiyon sistemidir. Bu metod TCLP
prosesine benzemektedir. Fakat TCLP ile birlikte kullanılan asetik asit yerine
havadan gelen nitrik ve sülfirik oksitlerden oluşan asit yağmuruna benzer bir
ortamı oluşturmak için nitrik ve sülfirik asit kullanılmaktadır.bu deneylerde
sahanın yağmur asitliğine uygun pH seçilmelidir.
EPA 1312 Sentetik Çöktürme Süzme İşleminin (SPLP) temel
amacı, asit yağmurlarının neden olduğu asitli ortamlardaki atık maddelerde
bulunan inorganik fazların mobilitesini belirlemektir. pH oranı düzenlenmiş
ekstraksiyon sıvısı, reaktif suyuna 60/40 oranında sülfürik asit / nitrik asit
karışımı eklenmesiyle elde edilir. pH değeri, Mississippi Nehri'nin doğusunda
bulunan ağır sanayi bölgelerinde ya da Mississippi Nehri'nin batısında bulunan
az sanayileşmiş bölgelerde beklenen asit yağmuruyla karşılaştırılabilecek bir
seviyeye düzenlenir.
SPLP yönteminde katı
miktarının yüzdesinin belirlenmesi TCLP yönteminde olduğu gibi numunenin
ekstraksiyon işleminden önce yapılmaktadır
Başlangıç numunesi hazırlama işlemi, numunenin, %80'lik
kısmının 9,5 mm elekten geçirilene kadar küçültülmesini içerir. sıvı/katı oranı
20 olacak şekilde uygun miktarda ayarlanan atık temsili bir numune kabın içinde
tartılır ve katı maddenin 20 katına eşit ağırlıktaki bir ekstraksiyon sıvısı
yardımıyla çıkarılır. ağırlıkça 60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3
çözeltisiyle pH’sı 4.20±0.05’e ayarlanmış olan ekstraksiyon çözeltisiyle
karıştırılır. Ekstraksiyondan hemen sonra numune 18 saat boyunca aralıksız
yuvarlanır. Ardından, sızıntı suyu 0,6 - 0,8 µm cam elyaf filtreden geçirilerek
katı fazdan ayrıştırılır. Her iki faz da analiz edilir.
MEP (Çoklu Ekstraksiyon işlemi )
USEPA, katı atıkların atıldıkları ortamlarda, mevsimsel
değişimlere bağlı olarak defalarca donma-çözünme gibi etkilerini ortaya koymak
amacıyla 1986 yılında farklı bir test metodu daha geliştirmiştir. MEP (Multiple
Extraction Procedure; Çoklu Ekstraksiyon İşlemi) olarak bilinen bu metot, uzun
süreli asidik yağışlara, donma ve erime gibi durumlara maruz kalmış atıklara
uygulanan ve ardışık ekstraksiyonları içeren bir yöntemdir.
Metotta, asidik yağışları modellemek amacıyla ağırlıkça
60/40 oranında karıştırılmış H2SO4/HNO3 karışımıyla pH’sı 3±0.2’ye ayarlanmış
ektraksiyon çözeltisi kullanılmaktadır. Sıvı/katı oranı 20 olan atık- çözelti
karışımı, 20-40°C aralığındaki sıcaklıkta 24 saat süreyle temas ettirilir. Her
24 saat sonunda karışım santrifüjlenerek ayrılır ve süzüntüde pH ve metal iyon
analizleri yapılır. Metodun birinci basamağında pH’sı 5 olan asetik asit
çözeltisi kullanılır ve ekstraksiyon periyodu boyunca 0.5 N asetik asit
çözeltisi kullanılarak pH 5’de tutulur. Daha sonraki basamaklarda ise pH’sı
3±0.2’ye ayarlanmış ektraksiyon çözeltisi kullanılır. Bu işlem ardışık olarak
dokuz kez tekrarlanır ve dokuzuncu ekstraksiyon sonrasında herhangi bir
bileşenin konsantrasyonu 7 ve 8. ekstraksiyonda bulunanlardan yüksek ise
ekstraksiyon işlemi konsantrasyon artışı duruncaya kadar devam ettirilir.
14 Mart 2019 Perşembe
Geleceğin Enerjisi Ay'da Saklı
Ay Geleceğin Yeni Enerji Kaynağı mı Olacak?
Hayatı kolaylaştıran birçok iş ve işlemi yapabilmek için
insanlar enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Genel anlamıyla hareket ettiren güç
olarak da tanımlanabilecek olan enerji insan hayatı için vazgeçilmez bir
unsurdur. Ev ve iş yerlerinde gerek aydınlanma gerek güçten kazanma konularında
inanlara yardımcı olan her şeyde enerjiden faydalanılmaktadır. Isı ve ışık
kaynağı olarak, ulaşımı kolaylaştırmak için kullanılan her türlü vasıtanın
hareket etmesinde , fabrikalardaki robotların ve makineların çalışmasında
enerji çeşitlerinden faydalanılır.
Enerji Kaynakları Tükeniyor…
Evet enerji hayatımızı kolaylaştıran her alanda
kullanılıyor. Peki enerji sonsuz mudur? Enerji belki sonsuz olabilir ama enerji
kaynakları gün geçtikçe tükenmektedir. Örneğin fosil yakıtlar… uğruna can
alınan can verilen fosil yakıtlar tükeniyor büyük bir hızla. Petrol kullanımı
dünyada hızla artmakta. Petrol kullanımını gerektiren alet ve makinalar hızla
artmakta. Özellikle otomobil kullanımı petrol kullanımını büyük oranda
artırmaktadır. Yenilenemeyen bir enerji kaynağı olan petrol ve türevleri hızla
tükenmekte. Peki tükenirse petrol ne olur? İnsanlar yeni enerji kaynaklarına
yönelirler. Peki yeni enerji kaynakları bulmak kolay mıdır? Bence pek de kolay
değil, çünkü gelişmiş olan dünyamızda artık denenmemiş bir şey kalmadı
denilebilir. Fakat çare bitmez insanoğlunda. Şimdi bana ilginç ve tehlikeli
gelen bu konudan bahsedeceğim..
Ay Yeni Bir Enerji Kaynağı Mı Olacak?
Bilimciler petrol gibi fosil yakıtların tükenmesinden
dolayı dünyaya yeni enerji kaynağı bulmanın peşine düştüler. Yapılan
araştırmalar sonucunda ayda bulunan bazı elementlerin enerji kaynağı olarak
kullanılabileceğini ileri sürdürler. Özellikle Hindistanlı ve Amerikalı
bilimcilerin çalışmaları sonucunda Ayda bulunan Helyum elementinin izotopu olan
Helyum 3 elementinin, yüksek enerjiye sahip bir element olduğunu saptadılar. Ayda
yüzeyinde toz şeklinde bulunduğu söylenen bu elementin bol miktarda olduğu da
tespit edilmiş. Ayrıca Amerikalı araştırmacı Lawrence Taylor: Aydan getirilecek 25 ton
Helyumun Amerika’nın 25 yıllık elektrik enerjisini karşılayabileceğini
söylemektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)